28.12.2015

ARICILIK 2015 BİTTİ, KIŞA GİRİYORUZ...

 Kahraman abim Erzurum'dan Gebze'ye gelmiş.
2015 İlkbaharında kendisine bir ruşet arı vermiştim. Arıyı öve öve bitiremedi, tam bizim oranın arısı diyor, bende gülüyorum.Polen toplaması bile çok farklıymış, bizim oranın arıları bir kaşı polen topluyorsa bu bir çay bardağı polen topluyormuş. Arıcı olmak gözlemler yapabilmek, arıyı yönetmek herkesin işi değil ne diyem başka. Banada bir kavanoz bal ikram etti seneye ana arıları nasıl değiştiririz onun peşinde, bal getirdin ya kolay :))
 Hafta içi rahatlık battı çok şükür bu vartayı da atlattık. Dostlarım bana yıkılma peşindeydi, önce Fatih'e sonra Yusuf'a nasipmiş :)
Sevabına yedik içtik...
Bizim pinti hoca bildiğiniz gibi izin kağıdını bir türlü tam imzalatama sürekli rapor vermekten ...
 Düştüğü durumlar ortada.
Yav bir seferde taş fırın erkeği gibi izin almadan gel.
Ah Muhteşem hocam ah....
 Yusuf beyin mekanındayız limoni kafe...
Patatesi önce kumpir, sonrada Afyon keçisi diye bize yedirdi,istersen yeme...
İşin garip tarafı 5 kişiyiz, 2 kişi bu sohbete Bursa'dan geldi, birde Fatihin üzerine oynamıştım, Fatih gelmez ise bende gelmem dedim, adam kalkıp 2 kişi geldi, Serdar'ım sende hoş geldin. Allah hepimize akıl fikir virsin...
Hoca kıvrana kıvrana en sonunda geç oldu filan sanki Bursa dan gelen oydu, hadi git dedik...
Güzel bir sohbet ve çok önemli konular vardı, tecrübe ve birikimler kişilere göre çok farklı, bazen ters köşelere yata biliyorsunuz...
Şaka bir yana, sohbet gerçekten çok verimli oldu...
Yusuf bey kesenize Allah Halil İbrahim bereketi versin tabi tüm sohbettekilere de...
 2015 Yılı baharında Antep fıstığı fidanı bulamadım. Kimi aradıysam satışın sezon sonu yapıldığı bahara fidan kalmadığı yönündeydi. Bazı yerlerde var çok pahalı bir fidana 250 lira diyenler vardı,inadına alıyorum dedim buyurun gelin dediler. Kargoya ver olmaz, 7 yıllık fidanmış kargoda zarar görür diyorlardı...
Peki ne zaman bu fidanlar satılıyor dedim, her yılın sonbaharında fidanlar satılıyor, en son 15 aralıktan önce bu iş bitiyor dediler.
Yazdan bir kaç yeri aradım, devlet kurumları fidan satmıyoruz dedi.
En son birisiyle irtibat kurup 10 tane Antep fıstığı fidanı siparişi verdim. Aylar öncesinden ödemesini yaptım gene seneyi pas geçmeyelim diye.
Tüplü konuşmuştuk, açık köklü geldi, bir yerlerde bir şeyler oldu anlamadım gitti, buna da şükür demek zorunda kalıyorsunuz.
Fidan piyasası acayip, herkes arıcılıkta olduğu gibi ötekine iyi demiyor, genelde o bizden alıp satıyor diyorlar.
 Hedefim ise bir kaç tane fidanı evimizin önündeki bahçeye dikmek. Neden evin önündeki derseniz, bölgemiz çok kurak, bağlardaki Antep fıstıkları bir karış sürgün veriyor, aşı gözü alamıyoruz, yada aldığımız gözler meyve gözü oluyor filiz beklerken Antep fıstığı salkımı çıkıyor. Aşı için sürgünün alttaki bir kaç gözünü, uç kısımdaki kemikleşmemiş bölümdeki gözleri de kullanmayın. İyide bizdeki sürgünlerde zaten 5 göz var, altını kullanma üstünü kullanma ortadakiyse meyve çıktı.
Evin önündeki bahçede bol sulama ile fidan boy atacak bende gittiğimde aşı gözü aramak zorunda kalmayacağım, hedef bu, inşallah tutarlar.

 Melengiç ağacına yaptığım antep fıstığı aşısı, benim kaderim midir nedir? gidip hep meyve gözlerini bulmuşuz...
Aşıları yaptık işimize geri döndük, anneme telefonda soruyorum aşılar tuttu mu diye annemde tuttu mısır gibi sürgün verdi diyor, bende bilmiş bilmiş anne onlar fıstığın filizi dal olacak diyordum :((
Bağ bozumuna gittiğimde birde ne göreyim, filiz yerine Antep fıstığı salkımları vardı. :(
 Yalova'daki fidancı tanıdığıma durumu ilettim, seneye meyve gözü olan yerden filiz verir dedi, görmeden inanasım gelmiyor.
Bu aşıda acayip sinirimi bozuyor, sap gibi bir tane meyveyi nasıl bulduysam :)
Al sana filiz der, gibi bir ifade var  :(

Tecrübe başka şey, bunca olumsuzluktan sonra Antep fıstığı filizlerini incelemeye aldım, alttaki daldaki filiz, üsteki göz meyve, pahalı bir öğrenim yaşadım.
Devamlı köyde kalsak sorun yok, tutmadı bir daha aşılarsın, iki günlüğüne bu işe gidip ertesi seneyi beklemek acayip zor geliyor, bir sürü yabani ağaç boşu boşuna bağımızda yatıyor, vaktim olursa komşulara da aşı yapmak var içimde ama...
 3 yaşındaki çögürlere yapılmış aşılarmış bunlar. Aşılı fidanlar 7. yıl meyve verirlermiş her sene meyve artarak yıllarca sürecek inşallah.
Bir fidanda aşı tutmamış, birde o fideye Antep fıstığı etiketi takmışlar, yarına fidancıyı arayıp durumu bildireyim bakalım ne diyecek.
(Bu gün fidancıyı aradım, cevap erkek fidandır dedi. Yav ben erkek fidan istemedim ki, erkekse niye üzerinde tutmamış aşı izi var...)
Bir başka seçenek ise aynı benim meyve aşısına benziyor, aşıdan meyve çıkmış ve salkım düşünce görüntü böyle oluyordu.
Sonuç Antep fıstığı fidanlarıma kavuştum, mutluyum.
Bir yerden kestane fidanı gelecekti, hemde aşılı ve tüplü...
Beklemekten ağaç olduk, fidan işiyle uğraşanlar bir iki taşla ölmüyor, mübarekler ne yedisi kırk canlılar...
Köyüme fernor ceviz, hünnap, muşmula ve defne fideleri götürüyorum, bahçemiz köyde olmayan bitkilerden oluşuyor, aşılı ceviz götürüp dağıtmıştım kimseye veremedik verdiklerimiz kıymet bilmedi, şimdi sizin cevizlerin fidanından nerede buluruz diyenler çoğaldı...
Bu arada yeni yılda Niğde Bor Balcı köyümde biraz kafa dinlemek istiyorum.
2011 Yılında bu belge ne işe yarar nedir bilmediğimden Aydına arı almak için yola çıkmışım, arabada ruşet kovanlar yüklü.
Trafik polisi bizi kantara soktu ve görevliler K belgesi sordular bende bunlar dalga geçiyor diyorum.
Neyse 2400 Tl ceza yazıldı. Aydından arıları aldık, dönüşe geçildi, Balıkesir'de gene kantardayız bir 2400 daha ceza yazıldı.
Ruhsatında kamyonet yazan tüm araçlar bu belge yoksa ceza yiyebilir. 
Kanun öyle yuvarlak bir kelime bulmuş ki, taşıma faaliyeti...
Daplo, Kango, Kedi, minibüsünüz var, Eve veya arkadaşa bir şeyler lazım nalburdan bir şeyler alayım dediniz arabanızla taşıyamazsınız, nakliyeci çağırmalısınız. Bir çevirmede taşıma yapıyorsunuz K belgenizi verin derlerse ayvayı yediniz.
Taşımayı ticari olarak yapanlar 3.5 Tona kadarki arabalarda K2 belgesi gerekiyor.
Gene ticari bir aracınız var yani ruhsatında kamyonet yazıyor, herhangi bir işyeriniz yok ama benim gibi arılarınız var, bağınız bahçeniz var, gidip gelirken bir şeyler götürüp getiriyorsunuz yani kendi işlerinizde taşıma yapılıyor o zaman Yıldızlı K2* belgesi alınıyor.

Yukarıdaki iki ceza için itiraz ettim, mahkeme birisine haklısın diyerek cezayı kaldırdı, birisine de haksızsın diye cezayı ödemem gerektiğine karar verdi.
Cezayı kaldıran kararda gerekçe sen bal polen taşısaydı bu ticarete girerdi, sen ticari iş yapmıyorsun diyor ve ceza kalkıyor.
Öbür mahkeme ise sen taşıma yapıyorsun haksızsın dedi ve cezayı öde dedi :)
Gene bir kaç sene önce bir yerden arı almıştım ana yoldan gelsem 30 dakika ama kantar var :)
Dağ yolundan 2.5 saatte geldim Gebze'ye...
Artık hepsi geride kaldı diyelim...
Gitsin...
Aldık yani...

 Hafta sonu hava soğuktu arılar salkıma girmiş durumda, yıl sonuna da tam kışla tanışıyoruz inşallah.Pelitli bayağı toparlandı, hala ortalıkta bir şeyler vardır ama yeter dedim. Çalış çalış bitmeyen iş.
 Bölmelerin büyük bölümünde sorun yok. İnşallah yeni yıl içinde bir kaç sefer 15 derece üstünde sıcaklar yakaladık mı, hemen şurup vermem gerekir, hangisi aç hangisi tok bakma şansımız yok, bir iki kovan olsa zaman ve sıcaklık olsa sorun değil hepsini inceleriz ama kışın bu imkanlar zor yakalanır.
Pelitliye revire gelen ruşetler vardı, onları hafta içi tekrar Darıca'ya aldım. Elimizde kenarda çıta ballar vardı, götürdüğüm ruşetlerin ağırlığına göre gece açıp çıta bal girdim. Kenarda duracağına bölmede bir işe yarasın ballar.
Pazar günü ise av bahanesi ile gezmelerdeyim.

 2 Aylık Draahter yavruları...
 Gezerken güzel manzaralar gördüm resim hastalığımızda var.
 Manzaralar süper...
Dağda çay, kuru kuruyada olsa süperdir...

23.12.2015

ARICILIK VE ASALAKLAR


İlginç işler oluyor. Siz bir şeyler ortaya koyarken birileri her zaman olduğu gibi her şeye sadece  havlar :(



 Benim için önemli ve yıllarca erkek arı beslemekte kullandığım poleni başka işlerde kullanınca güzel şeyler tespit ettim.
Buluşumu paylaştım, işin garip tarafı bu işler ile alakası olmayanlar bu iş sana ait değildir ispata kalkıştılar.

Yapmış olduğum çalışma sonuçları sanki birisinin patentli bir tekniği ben o tekniği yürüttüm.
Arıcılık kitaplarımıza bakın böyle bir polen verme şekli yazılıp çizilmiş mi bu bir.
İkincisi yıllardır ortaya hiç bir şey koymayanların havlamasının anlamı nedir...
Biz yıllar öncesi bu işi konuştuk la bu işler olmuyor, ortaya somut sonuçlar koyuldu mu yok...
Yıllardır bu işler hep böyle oldu.
Bir iş üzerinde çalışma yaparsanız onun nasıl geliştirileceği zaman içinde ortaya çıkar, çünkü bir işe yani yola girilmiş bu yol sizi bir yere çıkartır.
Ben uygulama ve delillerimi paylaştım...

2008 Yılında karniol arısıyla tanıştık, bunu kullanıp ülkeye tanıttık bizden başka herkes karniol'cu oldu.
Başlarda felaket bir direnç vardı o direnci gösterenler bile artık karniol kullanıyor.
Yapmış olduğumuz etki ortada, 5 yıl önce karniol nedir bilinmezken bu gün karniol diyenle bakmanız yeter.
Ben 2010 Yılınca karniol.com adresini almışım.

2011 Yılında kendi yaptığımız süni tohumlama aleti ile ilk saf karniolları ürettik. İlk üretilen saf karniollardan birisi 2014 yılına kadar Düzce de yaşadı...
http://bengittim.blogspot.com.tr/2011/08/aricilik-ana-ari-suni-dolleme-ve-saf.html


 Bir çok kişi suni tohumlama yaptığımıza inanmadı :)
2012 Yılında varroa mağduru ana arıyı tohumladık...
Ana arıyı Beykoz Akbaba Kestane bal festivalinde meraklılara sunduk, festival bitiminde Pınarhisar'lı Aliosman Çalık abime hediye etmiştik...

Suni tohumlama kimsenin aklında yoktu ve bu işi ancak laboratuvarda yaparsın diyenler vardı 5 yıl öncesi...Ayrıca Türk arıcısı dünyada 2. veya 3.sınıf insan, onlar zaten suni tohumlama yapamazlardı...
Bu gün suni tohumlama yapabilirim yaparız diyenler 5-6 sene önce hayalini bile kuramazlardı.Bu noktalara nasıl gelindi, insanların yıllarca ufkunu karartanlar, bizlere düşman kesildiler...

Suni tohumlama cihazı yaptık. Sözde Milliyetçi olanlar işlerimize Fransız kesildiler.
Şu an üniversitelerin bazıları Sadri beyin üretiğimiz yerli alete, orijinal inden daha iyi ve fazlaları bile var derken, bir başka gurup akademisyen yabancı daha iyi demekte. Yani çekememezlik hat safhada...

Suni tohumlama yaptık, olay o kadar küçümsen di bazı yavşaklar ana arıya iğne sokmaya ne var dedi...Bunu küçümseyenler, dediklerini ispat etmeliydi, aradan yıllar geçti ses seda yok...

Çekemeyen o kadar çok ki, tohumlamayı sanki insanlara yaptık hala kıvranıp duranlar var, yav sizi döllemedik biz kraliçe arı döllemiştik, hemde yıllar öncesi siz niye hala kıvranıp durursunuz.

Suni tohumlama konusunda herkese bir güven geldi, geçenlerde arıcılık kursuna katılmış bir gurup arıcı adayı beni ziyaret etti. Soruyorlar biz suni tohumlama yapa bilir miyiz diye, daha arıcılığa başlamamışlar :))
Bu soruyu kişiler bana değil kendilerine sormalı, bir işi başka bir kişi yapıyorsa senin başkasından eksiğin nedir?

Kanser hastalığı üzerinde bir sürü araştırma ve deneyler yapılıyor, birisi bir tedavi yöntemi bulup ispatlasa, sizde kalkıp ben bunu geçmiş tarihte konuştuydum derseniz, size ne derler.

Ben bunu düşünce olarak sunmadım kullandım ve sonuçları budur ve yapılışı da budur diye paylaştım...



 Erkek arı beslemede poleni çıta üzerine döküyorsunuz acayip polen zayi oluyor.
Yerlere dökülüyor acayip polen telef oluyordu. Bu işi Fransız arıcı celine gobin sitesinde görmüştüm en alt resim ve sitenin linkini koydum.

Bu iş en çok ana arı üretiminde, larvaları besletmek için lazım...
Benim karakterimde bir başkasına ait bir şeyi benim demek zaten yoktur, ben bunun sıkıntısını zaten çekiyorum. Başta resimlerim ve videolarım bazı emek hırsızı şerefsizler tarafından çalınıyor.

Geçenlerde facede bir arkadaşlık isteği dikkatimi çekti, sayfayı inceledim tanıdığım birisine ait resimleri kendi resimleri gibi sayfasına yüklemiş, altına yorumlar atılmış, birisi diyor ki bu resimler filana ait, sayfasına yükleyen kişide cevap veriyor, benim mi dedim diyor. Daha ne yapacaksın ki, çaldığın parayla sadaka veriyorsun, engelledim gitti.

Geçenlerde gene bir sayfada bir resme denk geldim, resim bana ait. Çıta balları dizmişim, adam o resmi profil resmi yapmış, altında bal sipariş listesi uzayıp gidiyordu.
Adam hırsız resmi çalıp kendi çıkarı için kullanıyor.
İnternette işler çok garip en namussuz adam en namuslu paylaşımlar yapabiliyor.
En üçkağıtçı, çok dürüst paylaşımlar yapıyor.

Bu arıcı milleti kadar nankör, yediği kaba pisleyen başka mesleklerde var mı bilmem.


 Bu video 2007 yılında yayınladığım videolardan birisidir.
Bu birleştirilen arının bal hasadı. Buda arıların birleştirilme videolarından biri.
Bu video bazı kişiler tarafından çalındı adamlar kendi videosu gibi sitesine yüklemiş ve yayınlamış.Memleket hırsız adi şerefsiz dolu. Hırsıza namuslu denir mi denmez, şerefli denir mi denmez.Aslında burada anlatmak istediğim bu değil.

Yıl 2007 daha İnternet ile yeni tanışmışız, ne yabancı yayınları biliyoruz nede siteleri.
Arılar zayıf olduğu için birleştirip güçlü hale getirirseniz bal ikiye katlanır deniyordu.

 Buradan yola çıkarak Şile Kızılca köye kestane balına arı götürdüm. Niyetim arıları ikişerli koydum, arıları birleştirip birisini iki çıta arısıyla geriye çekecektim. Bal akımı başladı, 50 civarındaki arıyı 25 bala çalışan haline getirdim yani birleştirdim. Akşamdan tüm kovanlara en keskin koku olan yumuş kokusu verip ertesi gün arıların analarını bulup, iki çıtayla geri çektim, geri kalanlar bala çalışacak yere girmek zorunda kaldılar. O yıl 25 birleştirilmiş arıdan 23 teneke çok keskin acısı olan kestane balı almıştım.
   Sonuç yıllar sonrası dediler ki bu sistem Fransızlar tarafından kullanılıyor sen onların yaptığını yaptın. Aynı doğruyu bir arıcı bir yerden görmeden bulup uygulayamaz mı?..

El insaf yani...



 Üçkağıtçıya, namussuza, yalancıya ahlak kurallarını nasıl anlatacaksın, bu kitlenin bir çizgisi yok ki.
Yalan dünyanın en aşağılık işlerinden biridir, elimizin altında acayip bilgiler var araştırmak çok kolay.
Daha öncede bu konuyu yazdım diye hatırlıyorum ama tekrarında fayda vardır. Öncelikle insanız ve hatalarımız elbette var ama yalan Müslüman da kesinlikle olmaz. İnternet'te Müslüman yalan söyler mi diye bir aratın bakın bakalım neler göreceksiniz.
Peygamberimize (sav) soruluyor, Müslüman şu günahı işler mi, evet hata yapabilir, diyor, bir başka suç soruluyor gene evet Müslüman hataya düşebilir diyor. Peki Müslüman yalan söyler mi diye soruluyor. Peygamber'imiz oturduğu yerden iki dizi üzerine kalkıp Müslüman asla yalan söylemez der. Bir başka hadisi şerifte "yalan ile iman bir arada durmaz demiştir."
Bunları bilen başkasına iftira ata bilir mi, yalan söyleye bilir mi.
Yalancılar için söylenmiş bir söz vardı, "Yalancı doğruya inanmazmış"......






http://lesruchersdargonne.com/prelevement_sperme.htm
Celine Gobinin yukarıdaki yaptığı işi yıllardır yaparım, polen harcaya harcaya yaşanan kayıpları azaltmak için çıta gözüne polen doldurmaya başladım, gene zayiat oldu en son üzerine şurup püskürttüm iş oturdu ve güzel sonuca ulaştım. Celine Gobin benim  suni tohumlama çalışmalarıma yazdıkları acayip olumlu etkiler yapmıştır. Olgun erkek arıların en dış çıtada olduğunu hiç bir makalemiz ve arıcılık kitabımız yazmaz, Celine Gobin yazmış ve resmiyle paylaşmıştır.

Yapılan bunca işten sonra sen yalan söylüyorsun diye ortaya çıkanların derdini çok merak ediyorum.
Acaba bu işin patentini filan mı almışlardı ?


Erkek arı üretip beslemesem zaten polen ile uğraşmayacaktım, bir yerden yola çıktığınızda yol sizi inanılmaz kapılara çıkartır.
Oturduğunuz yerde ise sadece sağa sola havlayıp durursunuz.


Biz yıllardır tecrübelerimizi birikimlerimizi paylaştık. Paylaşırken yazı resim ve video ile yapılanlar isteyene sunuldu, yayınlarımız herkese açık...
Nankörler için ne söylesem ve yazsam boş. Bunları yazarken kadir kıymet bilir kişileri kesinlikle kastetmiyorum, sözüm arıcılık piyasasındaki asalaklara...

İşin sonuç kısmı ise güzel laflara değil, kişilerin yaptıklarına bakılmalı.

Güzel bir söz ile bitireyim.
Bir işi bilen yapar, az bilen akıl verir,bilmeyen eleştirir, yapamayanlarda çamur atarmış....
Ne kadar doğru....
Yapılan işler ise çamurculara acayip kapak olur...



21.12.2015

ARICILIK 2015 YILI BİTİYOR...

 Arıcılık sezonu bitti ben gezmeler deyim.
20 Aralık pazar günü Şileye davet edildik, çok çulluk varmış...
Dere tepe in çık, akşam olduğunda 20 km den fazla yürüyüş yapmışız, her taraflarım tutulmuş, bacaklarıma kramplar giriyor...
Melih Kıyak, oldukça iyi atıcı, Tayfun bu sıralar biraz  nazara gelmiş haftaya muska yazdıracağız :)
Avcılık artık eskisi gibi değil oldukça masraflı bir hobi. Yıllık 600 TL sadece evraklar ve bandrol için gerekli olan para...
Maliyeye filan vergi takıntınız varsa yani borç, avcılık belgesi alamıyorsunuz...
 Bizim Wilma daha bir yaşında bu hafta çulluk gösterdik...
 Semih ile Tayfun av limitini gün boyu dolduramadılar.
Bana 2 çulluk düştü.
2 Çulluğa 20 km yürünür mü orası ayrı konu :(
 Ormanlarda yapraklar dökülmüş, yerlerde gazeller.
Yaprağını dökmeyen ağaçların sararan yaprakları ayrı bir güzel duruyor.

 Çatal bir ağacın bir tarafı kesilmiş, ağaç yarayı kapatmaya çalışıyor.
 Bu yıl havalar bir türlü kışa dönmedi, deli yılgın dediğimiz, baharda açan beyaz püren açmak için sabırsız, yakında ebesini görecek, üstüne kar yağacak haberi yok.
 Şile ormanlarında mal kadın mantarı.
Gebze yöresinin en kıymetli ve en lezzetli mantarı deniyordu bu güne kadar hiç kısmet olmamıştı.
 Avdaki arkadaşlardan birisi buldu bende el koydum :)

Gerçekten mal kadın mantarı lezzetliymiş.
Hafta için bir dostum Alanya'dan avokado yollamış. 
Mehmet Türker teşekürler.
 Hafta içi kargoyla yaban mersini geldi. Ülkemizde yetişen ürünlerin yetiştiği yerde kıymeti olmuyor. 2013 yılıydı yanılmıyorsam, Mersin Aydıncık'ta markette yaban mersini üzerine 1 lira etiket koymuşlardı. Kısa süre sonra bir iş için İstanbul'a gitmiştim, bir yerde yaban mersini gördüm üzerindeki etikette 10 lira yazıyordu. Bu tüm ürünler için aynı, üretici ile tüketici buluşamıyor.
Yaban mersini tadı buruk gibi ama tatlı, baştan biraz tuhaf geliyor ama sonradan arıyorsunuz, ilginç bir lezzeti var. Mirili teşekürler...
 Cumartesi arılıkları bir turladım, hava sıcaklığı 9 derece filandı, zaten en yüksek değerlerde 12 yazıyordu bir gariplik vardı arı 9 derecede nasıl polen getiriyor aklım almadı.
Darıcadaki kıvırcıkları İlhami abi seraya almış.
 İki ayrı ren polen ruşete girerken.
 Darıcada arılar polen çekiyordu meraklanıp bir kaç ruşet açtım, açık kapalı yavru devam ediyor...
 Gebze arıların uçuşunu izlerken, uçuşa çıkan erkek arı dikkatimi çekti...
 Hayret etmemek imkansız aralık ayının 19 zu ve erkek arı iş aramaya çıkıyor :))

 Pelitliye geçtim biraz ortalığı toparlayıp gene merak sardı bir arı açtım yavru burada kesilmiş.
Bir hafta önce bir sıra çilek ekmiştim, ikinci sırayı da bu hafta cumartesi ektim seneye çilek gani olacak inşallah...
 Karınca yuvası üzerine gelen bir kutu, yuvadan taşınan toprak ile doldurulmuş, acayip işlenmiş topraktı...
Arılar uçarken pelitlide kenarda duran şuruplardan bir ruşete alacak mı diye vermiştim. İki saat sonra baktım şurupluk yarı olmuştu.
Kış gelmeden sanki bahar gelecek gibi bir his var içimde.
Önümüzdeki günler gene 14/15 derece sıcaklık gösteriyor. 15 derecede arıların stokları yoksa çok rahat şurup verilir. Şimdilik stok durumlarımız iyi ama Darıcada yavru kesilmiyor Darıcaya dikkat etmem gerekiyor.

13.12.2015

ARICILIK VE ARICININ İŞLERİ HİÇ BİTER Mİ? ...

Bu hafta sonu yoğun geçti demek isterdim ama planlar tutmadı.
Pazar günü Hakim abimle yazlığına gittik uzun zamandır fırsat bulamamıştım, Zaim abimde beni aramadı, arada kaynayıp gittik yani.
Bu hafta sonu arıları bir görelim dedik.
Birde kara kovan var sonbaharda balı alınacaktı oda kaldıydı.
Bu hafta tadımlık bari kara kovan balı alalım deyip giriştik kara kovana.
Arılar yarı salkım olduğu için balı alana kadar haberleri zor oldu.
Bu mevsimde bal alınır mı derseniz alınmazdı ama arının balı fazlaydı, baharın kütüğü boşaltmak lazım. Şimdilik bu kadar yeter dedik.
İşin garip tarafı Zaim abi bana bal ikram ederken, ne kadar büyük arıcıyım gör sana bile bal ikram verebiliyorum hemde kara kovan demez mi :)
Bal yeme yarışması olsa, kara kovan balı yemede birincilik hakim abimi olur, hemde kesin :))
Bende yanında kara kovan balı nasıl yenir staj görüyorum bu arada :))
Zaim abi kovanlarısıkıştırdı, kovanların yağmur almaması için örtülerini de almış.
Hava soğuktu arılar öylesine uçuyordu...
Kara kovanın ucundan acıcık aldık işte...
Çilek bitkisi o kadar arsız anlamam, ayrık otunun adı çıkmış bence. Çilek fidesinden 3-5 tanesini bir yere ekin ve suyu bulsun o sene yüzlerce fidesi oluyor her tarafa kol atıyor koldan kollar çıkartıyor. Burası Zaim abin yazlık ve duvar dibinde ormana dönen çilekler.
Zaim abi çapa motoru aldıktan sonra bahçe işlerini rahatlıkla yetiştirip her tarafı çapalaya biliyor. Ağaçların dibine yeni bir malzeme almış, ağaç diplerinde ot yetişemiyormuş...
Çilekler biraz bakımsız kalmış ama sorun Zaim abide doğal olsun diye çileklere gübre vermiyor, toprak bir yere kadar sonra oda bitiyor.
Enginarlar seneye süper verim verecekler...
Hala bu mevsimde tek tük çilek kalmıştı...
Yılın son çileklerini yedim...
Pelitliye döndük, çobana yardım edecektim ahırı büyütme çalışmaları vardı. Kafa ağrısı hafiften artmaya başladı ilaç aldım olmadı, Pelitliden ayrıldım, yolda hemde direksiyonda kusma başladı. Üstüm başım araba her taraf berbat oldu, sonuç ise kötüye bir şey olmuyor, pazar günü böylece yedik yani...
Elimde son 7 kutu var, ana arıları fireleri olabilir. Mutlakada ana arı kaybı yaşanır ne kadar çok arınız varsa risk o kadar çoğalır.
Ana arı kutularının yemlik bölümüne tamamen sırlanmış çıta veriyorum ileride stok biterse bu bölmeden alsınlar diye. Kalan boşluğa invert şurup doldurmaktayım. Kutularda ne kadar çok yavru faaliyeti olursa giderde çoğalıyor. Ana arı kutuları açlıktan en çok ölenlerin başında geliyor. Blokede etmemek lazım açta bırakmamak lazım.
Cumartesi Darıcaya gittim, arılarda uçuş yoktu, hafta içinde verdiğim şurubu da bitiremeyen ruşetler vardı artık havalar soğudu artık 14 -15 derece olana kadar şurup işine ara vermeliyim.
Arı uçuyorsa verilen şurubu alıyorsa arının da ihtiyacı varsa arı her zaman beslenebilir. Arıyı beslemek için baştan az şurup vermek lazım, şurup alınıyorsa devam edip artırılır. Arı şurubu alamıyorsa havalar 15 derece altına düşmüş ise yapılacak bir şey kalmamıştır.
18 Kasımda bölünen arılardan birisi,kafes hala çıtalar arasında duruyor, durmasında bir sakınca görmüyorum...
Soğuk havalarda şurupta zayıf arılar boğulur, yemliklere çam dalı koymak en iyisi...
Ülkemizin her yeri aynı değil bir tarafta kara kış 6-7-8 ay sürerken bazı bölgelerde arı kışa girmeden bahara çıkıyor. Yani yavru kesmeden baharı bulan yerlerde arının gideri daha fazladır. Salkıma giren 5 çıtalık bir koloni ayda tüketeceği 500-600 gr bal iken yavru devam eden kovana gider çoktur.

Pelitliye geçtim, hala arılık berbat durumda acil işleri yap gerisi kaldı....
Artık acil iş kalmadı, etrafı toparlamak lazımdı...
Ana arı kutuları toplandı, altına koyduğum laminat parçalar duruyordu, fayanslar duruyordu, onları toparladım.
Arıcının işi bitermi derseniz her zaman arıcıya iş vardır, arılıkta bitse atölye işleri başlıyor, anlayacağınız arıcı karınca gibi hiç durmamalı...
Yavru sökmüş bir arı, demek ki yavru işine son veriyorlar...
Pelitli Darıcaya göre bayağı bir soğuk, Ovacık ise dahada soğuktur...
Ana arı kutunun üzerindeki not tutma fayansları, otların içinde kaybolup gidiyorlardı, çoğunu tırmıkla buldum otların içinde...
Bizim için ana arı kutusunda önemli olan her turda benim verdiğim memeden çıkan ana arı çıkıp çiftleşip gelmeli. Onun için bu notlar çok önemli.
Baharda iki küçük kovada 13 kök çilek vardı.
İlhami abiye bunları kovadan toprağa al...
Sonuç bir sezonda 13 kök çilek fidesi belkide 1000 fide olmuş, kazmayla 4-5 yerden fide söktüm en az 100 tene çıktı.
Pelitlide çobanın bahçe boş duruyor, iki karık (garık) çilek ekelim dediydik.
Önce gübreledim, sonra damlama hortumu koydum...
Naylonu örtüp delikler açtım, her deliğe bir çilek fidanı bıraktım.
5 Metrelik karık 50 fide aldı.
Hala benim pastıma yazıma inanıp sıcak bekleyen patlıcan ve biberlerim var ...
Geceleri iyice sıcaklıklar düştü. Bir taraftan da bahara bir şey kalmadı, yıl hızla tükeniyor.
Çileklerin bir sırası dikildi...
İlk tur biraz acemilikler oluyor, öbürü daha güzel olacak...
Seneye çilek italah ve ihracat işlerimiz olur:)
Bu mevsimde çiçeklenen biberiye bitkisi, bu bitki ne zaman çiçek çakar ne zaman kapar anlamadım gitti,Biberiyede yaz kış sanki çiçek oluyor.
Bu arada aralık ayıda yarı oldu...