29.01.2015

ANADOLU ARISI VE GERÇEKLER...

Anadolu arısı gezginci arıcılığın olmadığı yıllarda aynı arı ırkının yıllarca aynı bölgede melezlenmeden yaşamını sürdürmesi ile var olan arılara denilir.

Gezginci arıcılık başlamadan bu arıların gen bankası kurulmadı ve yok oldular...

Hem gezgincilik arttı hemde 1985 yılından bu tarafa ülkemizin damızlık arısı, Amerika'dan getirilen kafkastır ve ülkemizin girmediği köşesi kalmamıştır.

Benim arım Anadoludur diyenleri gülerek izlerim, bir taraftanda üzülürüm, insan bu kadar saf olamaz olmamalı...

Benim arım melezlenmedi diyenlere çok basit bir soru soruyorum ve mat oluyorlar...

Soru sizin Anadolu dediğiniz arınızda varroa varmı, cevap var oluyor, olay bitmiştir...

Varroa bize 1976 yılında Bulgaristan'dan girdi...

1980 Yılında ülke genelinde varroadan binlerce koloni söndü, bakın ülke genelinden bahsediyoruz, 4 sene içinde hem Trakya'da hemde doğuda bir sürü koloniyi varroadan kaybettik.
Varroa erkek arılar tarafından bölgedeki arılara yayılır...

Ben sırf bazılarına gönderme yapmak için bir haber yapmıştım, hedefim ise ülkemizde gen kaynaklarını oluşturmayıp, arılarımızı yok edenlere idi...

Gelin görün ki hala benden Anadolu arısı isteyenler var. Onlara bulursanız banada haber verin dediğimde bozuluyorlar...

Ülkemizde arı ıslahı için bir çalışma başlatıldı, devletimiz bu çalışma için kafadan 2 milyon TL ödenek ayırdı, çalışmanın adına Anadolu arısı koydular, yıllar sonra bir ürün sürüp bu Anadolu arısı diyecekler ve biz bunu yemek zorundayız, geçmişi kaybettik....

Anadolu arısı varsa bunun safları olmalı safımız var mı, cahillere göre var, hemde bir sürü yerden ses geliyor bizim arımız Anadolu diye...

Safı bırakın, bir arının bölge arısı olabilmesi için gereken kriter 20 bin kovan aynı özellikte olmalı...
Bir bölgede 20 bin koloni veya kovan arı aynı özelikleri taşırsa buna ekotip denir.

Çok basit bir örnek daha vereyim, gezgincilik yapmayan yıllardır Muğla'da arıcılık yapan birisinden 50 kovan arı alın.
Bazı kovanlar acayip saldırgan, bazıları orta sertlikte bazılarıda çok sakin olmakta, bu arıya bilimsel olarak ekotip  diyemiyoruz...
Çünkü ekotip karakterlerine bilimsel olarak uymuyorlar...
Arıcı bu arılara her ismi koyuyor, başta Anadolu diyor, ekotip diyor, bölge arısı diyor, Muğla arısı diyor, bilimde böyle tanım yok...

Arılığımızdaki 50 kovanın özellikleri birbirini tutmazken Adanadolu arısı söylemine söyleyecek bir şey bulamıyorum, bu iş çocuk oyuncağı değil...

Yıllar öncesi bir yazımda yazmıştım, eğer Anadolu arısı arıyorsanız, ülkemizden 1950 li yıllarda 400 arı götürdüğü söylenen papaz, bu arıları izole bir bölgeye koyduysa Avrupadan Anadolu arısı bulabilirsiniz...
Papaz arısı (buckfast) oluşturulurken bizim arılarımızdan  bu arıya karıştırılmış...
Hala papaz arısı üretimi devam ettiğine göre orada Anadolu arısı vardır, ama tek başına başarılı bir arı olsaydı direk kullanılırdı, niye başka ırklarla harmanlıyor buda ayrı bir konu...

Bu konu daha geniş olarak arıbakanı forum da işlenmiştir...

http://www.aribakani.com/forum/index.php?topic=387.msg1772#msg1772

Üstteki linki baştan sona okuyunuz...
Benim yazdıklarım var arkadaşlarımın yazısı var...

25.01.2015

ARICILIK GEZİLERİ, ALANYA... ARICI MEHMET TÜRKER

 Yıllardır tatil yapmamıştım, sezon başlamadan bir fırsat çıktı, değerlendirdim süper bir tatil yaptım, her şeyi ile dolu dolu geçti...
Alanya'dayım...
Akdeniz insanı aynı Akdeniz gibi sıcak ve sevecen, yada bana öyleleri denk geliyor...

Arıcılığa yeni başlayan Mehmet Türker ile buluşup ayrılana kadar zaman nasıl geçti anlayamadık...

Arıcılığa başlayan Mehmet Türker arı aldığı kişiye bana arıcılığı öğret demiş.
Ustası bu iş anlatılmakla olmaz, googleye Ali Türk yaz ve onu takip et demiş. Orada her şey var...(bu arada en ufak şeyleri sorma hastalarına duyurulur, biraz okuyun bakın okuyarak kendisini geliştiren bir arıcı Mehmet Türker)
Acayip gururlanıyorsunuz, birilerine bir şeyler verebilmek, yol göstermek oldukça sevindirici...
Boş vakitleri internette bizi araştırmakla geçmiş. Mehmet beyin hanımı olayda endişeleniyor, bu adama bir haller oldu, acaba gerçekten arıları ve arıcılarımı izliyor, sürekli tedirğinmiş gülüyoruz...
Aynı şey Muhteşem abi içinde olmuştu, bir gün Muhteşem abinin eşi Meral ablam, bana bak bir gün bu Ali Türk bayan çıkarsa karışmam diye tehdit etmiş garibimi :)
Mehmet Türker arıcılık kursuna gitmiş, kursta senin videolarını  izlettirdiler dedi, tabi bazı kişiler biz bunumu izlemek için kursa geldik gibi laflar edildiğini anlıyorum, geçmişte arı resmi bulamıyorduk şimdi video bulup bunayanlar var :)

Geçen yıl  Mehmet Türker bize ana arı siparişi verdi.
Bazı olumsuzluklar yaşadık teslimat biraz gecikti...
Ben onu, o beni tanımıyor...

Durumu bazı arıcılara anlatmış demişler internetten alışveriş mi olur, sen dolandırıldın...
Biraz gecikmelide olsa arıları yolladım bu seferde, sipariş 10 muş ben 15 yollamışım...
Ana arıları kabul ettiren Mehmet Türker kolonileri susam balına götürmüş, susamda bal hasadı yapılmış, Susama 8 Çıta giren arılar 5 çıtaya düşmüş, bu seferde 5 çıta arılarını pürene bırakmış...
Pürene 5 çıta giren arılardan 3-4 çıta püren balı almış...
Başka arılarım da var daha kuvvetli onlar pürende bal yapmadılar dedi.
2015 Yılı için bir kaç ay öncesinden 30 ana arı istemişti, inşallah mayıs ayı başı ilk üretimden ana arılarını yollayacağım.

Geçen sene yaşadığım olumsuzluklardan sonra dualarıma şunu ekledim, yarabbi beni kimselere mahcup etme...
Aslında siz ne kadar didinir yırtınırsanız Allah yardım etmedimi hepsi boş. Biz bu bölümü es geçiyoruz anlayamıyoruz.

Sohbete geri dönersek, Mehmet beyin bir tespiti var, aslında çok doğru...
10 Tane arıcının 9 tanesi çok bilmiş ve yeni bilgi kabul etmiyor dedi. Bilenler zaten öyle oluyor...
Çok bilenlere bakıyorum bal alamıyorlar arılarını söndürüyorlar...
Ana arı konusu açıldığında ise fiyat kaç para, fiyatı duyan çok pahalı deyip almıyormuş...
İşin garip tarafı ise beğenmedikleri yeni arıcı onları solluyor, bunu hazmedemiyorlar...
Şimdilerde Ali Türkün anaları nasıl diye sorup duruyorlarmış...
Bunu bu yıl Düzce de çok net gördüm.
Yerel, ekotip ve kafkas  arılarla çalışanlar kestane balında sıfır çektiler, Engin Altın benim ana arılarımı kullanıyordu, kovan başı ortalaması 14 kilo kestane balı aldı, işin garip tarafı buda yeni arıcı, sıfır çekenler çok bilen eski arıcılar ve aynı köydeler araları 500 metre...Bu 500 metreyi mera farkı var diyenler için yazdım...

Böyle bir durumda ana arı ne kadar pahalı, arıcı karar vermeli.
Mehmet Türker sonuçları görünce ana arı bence pahalı değil demekte...
Zaten ağlanıp sızlananlara kimse zorla ana arı satmıyor, babanızın arısını ve anasını kullanın, sizi başka şeylere zorlayan mı var...

Geçenlerde kendi aramızda bir konuşmada Avrupa da bal ucuz ve her arıcı f1 ana arı kullanıyor, Hemde balı bizden ucuza satmaktalar ana arıyı benim sattığımdan daha pahalıya almaktalar, kaliteli bir F1 ana arı Avrupa da 30 avrodur ve dediğim gibi her arıcı kovanına f1 vermekte...


Aynı konular Adana'da Muhammet Doğan ile sohbette dile geldi.
Muhammet benim arılarımı 3 yıldır kullanıyor ve memnun.
Bir hadiseyi aktardı, geçen yıl birisi benden aldığı ana arıları kestirmiş, ertesi sene Muhammet diyor ki arılarını böl ben kabul ettireyim, sonra götür, sen bir yerde hata yapıyorsun. 5 Ana arıyı bölmelerine kabul ettiriyor ve arılarını götür demiş.
Arıları götürürkende bak hocam bu arılar zayıf bunları başka bir yerde kuvvetlendir, Akdeniz arılarının içine sokma diyor. Arıcılarımız çok biliyor ve arıları güçlü arıların içine götürüp yağmalatmış sonuç gene sıfır...
Suçlu ise benim kalitesiz ana arı üretmekteyim...

Bir bölgede birileri başarılı oluyor birileri olamıyorsa kendi arıcılığını sorgulamalı...
Şuna varım benim arılarım sizin bölgenizde olmayabilir, ama hemen yanında birisi bu işi başarıyorsa işin şekli değişiyor.
Ben yaptığım işten eminim...
Kaliteden ödün vermem, gözden kaçırdığım bilmediğim ana arılar olur onlara not düşerim f2 diye ve ana arı yollarken genelde o ana arı hediye gider ve giden kişiye de haber veririm bu arı f1 olmayabilir, f2 dir derim.

Arıcılık kavram olarak şoförlüğe çok benzemekte...
Dün cebine ehliyeti koyup yola çıkan çok iyi sürücü olabilir, yıllardır cebinde ehliyet olan arabayı yerinden kaldıramıyor...
Arıcılar başkalarını kötülemekle kendilerini geliştiremezler, hatalarını bulmak zorundalar...
Bu ana arı kalitesiz, bu arı burada olmuyor, gibi söylemler, kendinizin arıcı olmadığının aslında itirafı...
Neden, derseniz aynı arıyla yanı başınızda başarılı olunuyor bir düşümün...

Yanı başında aynı arı ile başarılı olunurken, başarısız olanlar aslında arıcı değilmişiz diye çaktırmadan bağırıyor. Başka yerde suçlu aramanıza gerek yok aynaya bir bakın nerede hata yapıyorsunuz derim...

Yaşanan olumsuzlukları topladığımızda yukarıdaki tespitler ön plana çıkıyor.

Bir gün Yusuf Şimşak ile sohbet ediyorduk. Sohbette ustası da vardı. Dediki bu sanatkardır, buna şu duvarı yap de, yapsın, sonra yaptığını yık de, kahrolur...
Sanatçıya yaptığını yıktıramazsın, aslında ticari düşünse yıkacak gene parasını alacak, yapacak gene parasını alacak dedi ve sıra bana geldi...

Sende sanatkarsın, benim sanatkar olduğumu nasıl anlıyorsun demiştim.
Dediki sen ana arı satıyorsun, müşterin  ana arıyı kestiriyor, normal şartlarda sen yenisini satman lazım ama adama nasıl kestirirsin diye kızıyorsun, buda göstermekteki sende başka şeyler var, yani sanat karsın....
Gerçekten birisi ana arılarını kestirdim dediğinde kan beynime sıçrar, acayip bozulurum, nedendir bilmiyorum, sanatlada alakası bana göre yok, bana güvenen ve alış veriş yapan birisinin başarısız olmasını hazmedemiyorum...

Uzun süre internete giremeyince çenem acayip düşmüş ama bunlar genel tespitler ve çok önemli...

Önemsediğim bir şeyi daha yazmam lazım, yazılanların tuzu biberi olsun bari.
Geçen sene Engin Altın abimize 30 ana arı verdim. Bir yıl önceki aldıklarından zaten kovan başı 14 kilo kestane balı aldı ve her yıl koloni sayısını artırıyor.
Aynı köyden iki gençte arı sayısını artırmak için çalışmaktalar. İsimlerini vermeyeceğim belki alına bilirler aslında alınmasınlar, konu çok önemli yoksa bu açıklamayı yazmazdım.

30 Adet Engin abiye ana arı gitti 8 tanede gençlere gitti.

İş yoğunluğu da var, ne zaman yolladım hatırlamıyorum gene telefon geldi, dedilerki 4 tane acil ana arı lazım. Benden ana arı alan kişiler bir terslik olmuş ise ölen ana arıyı hemen karşılamaya çalışırım çünkü bölünmüş arı var anasız bekliyor...

Hemen Engin abiyi aradım abi köye ana arı yolluyorum sende fire var mı dedim.
Engin abi dediki daha ben keklerini açmadım...
Gençlerin hatası neymiş acele etmeleri ve bunu bana karşı olanlar aleyhime kullanıyor...

Sonuçta Ali Türk'e ne kadar saldırırsanız saldırın bir şekilde yoluna büyüyerek devam ediyor.
Çıkarım için Allah'tan başkasına eğilmem, basit ve dünyalık şeyler için kişilere yalakalık da etmiyorum inşallah...
Bizi kötüleyenler ileride sizide kötüleyecek bunları hep görmekteyim...



 Mehmet beyle yemekten sonra Alanya kalesine gittik. Ülkemizdeki en büyük kalelerden birisi imiş, 6.5 km uzunluğunda surları var.
 Hem gezdik hem konuştuk, süper bir gündü.
 Resmin arkasında liman ve kızıl hisar var....
 Harika manzaralar, seyretmeye doyamıyorsunuz....
 Kale içi denilen yer, mahalle ve halen ikamet ediliyor. Bazı kişiler eski şekliyle restoreedemedikleri için yerlerini satmaktalarmış...
Alanya kalesini özel bir yayın yapıp resimleri paylaşacağım, çok ilginç ayrıntılar özel yayında sizlere sunulacak. Yolunuz düşerse buraları görmelisiniz...
 Kale içinde ilgimi çeken evlerden birisi, Amerikalı birisine aitmiş.
Her yıl Amerika'dan 20 öğrenci 15 günlüğüne buraya gelip gidiyormuş.
Alanya'dan bir aşçı yıl boyu maaş alıyor fakat 15 gün yemek pişiriyor...
Acaba diyorum gelenler niçin geliyor ve 15 gün durup gidiyor veya gelenler kimler bir sürü soru işareti oluştu bende...
 Kale girişindeki bank gemi şeklindeydi hoşuma gitti, resimledim.
Bu kale acayip stratejik bir yer. Tarihte burası hiçsavaşla alınmamış.
Birde ilginç bir şey anlatıldı, kale içinden kız almak veya vermek konusunda, düğüne yakın cingar çıkıyormuş durup dururken, bana göre batıl inanç...
Anlatılanlar ise mutlaka bu sorun yaşanıyor olması...
Mehmet bey ile günü bitirdik, ayrılırken bize bir kasa avakoda  ikram etti.
Her şey için teşekürler, Allah razı olsun...
Mehmet Türker inşallah İstanbul Feshanedeki arıcılık festivaline katılacak, sanaldaki arıcıları orada görecekmiyim diye sormakta...

21.01.2015

ARICILIK YOKLAMASI BAŞLADI, SUSMAYIN SUSTUKÇA SIRA SİZEDE GELECEK...



 Akadeniz gezisi başladı. Denetleme ikrama göre notlanacak...
Adana Sarıçam'dayım.Arıcı Muhammet Doğan 3 yıldır bizim ana arılarımızı kullanıyor.
Mahalle içinde bizim yöre arılarını bakmak imkansız diyor.
 Adana'da Adana kebap yenilir, başka bir şey istesen ayıp olur.
 İkramlar süper, bu sıra susanlar var, sustuklarında kurtulacaklarını sanıyorlar. Susanlara da sıra gelecek bizden kimse kurtulamaz mesafe tanımayanlardanız...
 Buralarda turunç limon yerine kullanılıyormuş, denedim süper...
 Arılar iş başında...
 İzzet ikramda sınır yok, Muhammet'ten nasıl kurtulacam bilemiyorum. Öğleni yedik akşam ve burada bu gece kal demeye başladı. ..
 Yolcu yolunda gerek....
Daha bir sürü yer denetlenecek....

20.01.2015

AVAKADO NASIL YENİR, AVAKODA TARİFLERİ...

Mehmet Türker, avakado üreticisi ve arıcı...
Mehmet beyin sayesinde avakado ile tanıştık...
Bizlere ikram ettiği avakadoları bir sürü kişi yedi, Allah kendisinden razı olsun...
Çok ilginç bir meyve, nasıl yenileceğini bilmezseniz sade olarak tadı ve tuzu olmayan, saman gibi bir şey...
İnternette bir sürü avakoda tarifi var, bir tarfite ben yapacağım.
Alt linkte 35 ayrı tarif var ama benim tarifim başka olacak...


 Avakadolar hasat edildiklerinde olgunlaşmış değillerdir. Yani tam erginleşmemişler...

 Aldığımız avakadolar serttir ve oda sıcaklığında 3-4 günde kavun gibi yumuşuyor, yani parmağınızı basarsanız yumuşacık olduğunu göreceksiniz, olgunlaşmadan yumuşaklık olmuyor...
Elinizde fazla avakoda varsa buzdolabı meyveliğin de poşet içinde saklayıp uzun süre beklete biliyorsunuz...
Ben bir tane buzluğa attım tamamen karardı ve çöpe gitti...
Daha çabuk olgunlaşsın diyenler poşete koydukları avakadonun yanına elma koyarlarsa kısa sürede olgunlaşıyor...
Benim tarifim olgunlaşmış avakadoyu bal ile yemek...
Bu tarifi Sadri Demircioğlu abim verdi.
Bir sürü tarif içinde en kolayı ve lezzetlisi bana göre buydu...

 Olgunlaşmış avakadoyu dilimliyorum...
 Dilimlerin içini yeniden dilimliyorum...
Daha küçük parçalara ayırdığımda balın içinde kayboluyor sanki erime var, dilimleri onun için büyük yapıyorum...
Olgun avakado dilimlerini kabuğundan kaşık vasıtası ile çıkartıyorum...
 Bir bardak veya kavanoza kabuksuz avakado dilimleri dolduruluyor...
 Üzerini basacak kadar bal döküyoruz...
 Bir gün sonra yenilebiliyor...
Dadı harika oluyor...
 Avakodaya koyduğumuz bal sıvılaşıyor, sanki avakoda su salgılıyor, suyunu ister için ister ekmek banın...
Afiyet olsun....
Bizimde bu işte tuzumuz olsun, dimi yani...
En basit tarif bu... :)

13.01.2015

ARICILIK OCAK AYI, BÖLGEMİZDE OKSALİK ASİT İLE VARROA MÜCADELE ZAMANI DEVAM EDİYOR...

Kıvırcıklar...
Bazılarına avans verdik...
Mutlu olsun üzülmesin...
Gel gör, kimselere iyilik yapılacak gibi değil, güya bizimle yarışıyor ya, bir bebe terliği bulup, kıvırcık fidelerinin yanına koyup foto çekmiş...
Gerçi anlamayana ne anlata bilirsin ki.
Hz. İsa Aleyhisselama sormuşlar, ölüyü diriltmekten daha zor şey nedir diye...
Cevaba bakın.
"Anlamayana anlatmak" demiş...
Arıcılıkta bu tür kişilerle oldukça çok karşılaşıyoruz. Bu konuda hocamı tenzih ederim, konu bizi başka yerlere götürdü.
Arıcılıkta adamın ufku çapı kadardır, kendisi bir şeyi yapamıyorsa başkaları da yapamaz. Biz her ülkedeki arıcılığı inceliyoruz.
Geçenlerde arkadaşlarla bir konuyu görüşüyorduk, Hollanda da bal ortalaması 300 kilo üzeri.
Bizimkiler hemen itiraz ediyor öyle şey olmaz. Durumu inceliyoruz, kanola açmış arılar 4-5 katlı. Bizde kanola açtığında arı 2-3 çıta dolayısı ile bu arıdan bal almayı bırak arıyı yaşatma telaşına girilmiş. Birde arıcılarımız diyorki arıya petek yetiştiremiyoruz neden bal akıyor da ondan başka zaman niye arı petek örmüyor.Aslında güzel bir örnek oldu... İki üç çıta arı ile arıcılık yapanın ufku ne kadar açık olabilir...
Darıcadaki kıvırcık seramız...
Çok yönlü bir kişiliğimiz var, bir çok hobimiz var...
Baştan sauna gibiydi, biraz bocaladık, sora toparladık.
Darıcaya yağan kar zor tuttu ertesi gün kar yoktu...
Yani her tarafı kırıp geçiren kış darıcadaki etkisi bu kadardı diyeyim...
Bahçedeki otları bile katamamış, yağış genelde yağmur ve sulu kar şeklinde oluyor.
Bizim baklaları yağışlar yatırmış...
Ekmiş olduğum pırasa her şeye rağmen gelişiyor. Demek ki soğuk pırasayı pek etkilemiyor...
Bir kaç gün dışarı çıkamayan arılar cenazelerini mezarlığa götürememiş ve çıkışa bırakıp içeri gitmişler.
Ölenlerin içinde sökülen arılarda var yaşlı arılarda var.
Aslında ölüm herkes için.
Karda kışta insanlar ölmüyor mu? ölüyor.
Ölüleri biz görmeden uzaklara attıkları için görme şansımız olmuyor, ne zaman hava şartları bozuyor hava soğuyor cenazeler uzaklara götürülemeyince bu kovanda çok ölen var diyoruz, ölüm sürekli var zaten biz görmüyoruz hepsi bu...
Bir kaç gün önce sela duydum her taraf kar ve buz gibi hava.
İçimden ölecek zamanı mıydı dedim, sanki ölen kimse isteyerek öldü...
Bizde bir gün öleceğiz, nerede ne zaman kimse bilmiyor...
İnsanlar haricinde her şey öldüğünde defter kapanıyor ama insan hesaba çekilecek. Hesapta ise işimize yarayanlar sevaplar. Sevap dünyadaki para altın gibi bir şey...
Birisinin sende alacağı var, sevap çoksa ödeyeceksin yoksa karşıdakinin cezasını çekeceksin, ceza da yanma...
Yapılan hiç bir iyilik ve kötülük kaybolmayacak. Hatta bu konuda ayet var en küçük tohum hardal'dır, ayette yapılan iyilik minicik te olsa hesabınıza işleniyor...
Hesabı tutan ise yaratan. Yapmış olduğunuz kötülğğe bir günah yazarken, yapılan her bir iyiliğe en az 10 ile 700 sevap verebiliyor...

Birisine bir şey öğretin, öğrettiğiniz kişi bunu başkalarına öğretsin, bu işe baştan siz sebep olduğunuz için sevap alıyorsunuz. Yani ahiretteki lazım olan akçelere sahipsiniz...

Bildiklerim yıllardır bunun için önemle paylaşılmaktadır.
İnsanlara bir şeyler öğretebilmek, birisini düşündürebilmek, birilerini güldürmek tebessüm ettirmek çok ama çok önemli...
Kızanlar yok mu elbette olacak....
Hatalarım yok mu elbette var.
Sonuç sizin doğru bildiklerinizi paylaşma niyetiniz...

Allah sonumuzu hayırlı eylesin, müslümanın bir diğer görevi tüm insanlık için bu geçerlidir, iyilikleri yayacak, kötülüklere engel olmaktır...

Elimizden geldiğince arıcılara doğuları aktarmak için arkadaşlarımla mücadele verdik, başarılıda olduğumu düşünüyorum.

Dün bir arkadaşım dedi ki geçen yıl nisan ayında Ali Türk ismi 9 binden fazla aratılmış...
Bunun müthiş bir rakam olduğunu söyledi...
Demekki birileri bizi önemsiyor.
Verdiğimiz mücadele hedefe ulaşmış...


Yazı cuma hutbesine döndü :)

Blogumda günlük tıklama sayısı, bilgisayar bazında 800 ortalaması vardır.
Yeni haber yaptığımda 1000 ayrı bilgisayardan giriliyor.
Aylık trafik ise 25 bin civarıdır...
Çok şükür, bir sürü kişi yaptığım yayınlardan günlük bir şeylerle meşgul olabiliyor bu devamlılığı yakalamak oldukça zor...

Biz dönelim arılığa....

Bu yılın varroa şampiyonu Akdeniz arısının çekmecesini çektim bir tek varroa yoktu, bir hafta önce buradaki kovanlara oksalik asit damlatmıştım.
Bir kaç çekmece daha baktım bir çekmecede 3-4 tane varroa vardı...
Son anda iyi mücadele etmişim, oksalik asitte işin sağlaması oldu.
Arılar bir kaç gün dışarı çıkamayınca cenazeler kaldırmamışlar ve ortada kalmışlar...
Ölüler arasında özellikle varroa maduru aradım bulamadım...
Bir başka kovan önü daha....
Darıcadaki ekilen kanola fideleri...
Çilekler biraz renk değiştirdi, kar işlerine gelmemiş sanki...
Hafta içi yemek daveti aldım.
Yemekte tavşan eti var.
Resimdeki avcı ise Ali Yüksel....
Bir kaç kez ava gitmiş av bulamayınca oturmuş, bilgisayarın başına, başlamış vurmaya, bu gün 3 ördek, bir kaz, ertesi gün iki tavşan, üçüncü gün domuz, İnterneten resimleri indirip paylaşıyor...
Sonra gerçek av vuruyor kimse inanmıyor, dedim bak bir daha avları internetten vurma:)

Tavşan çok kanlı olur, genelde kara yatırırız, kanı çıksın diye...
İki kez kara yatırıldı genede kanlı.
Mobilya cilacısında güzel bir tavşan yahnisi yaptılar...
Bizede yemek düştü...
Sevabına yedik gitti...
Pazar günü darıcadaki kara bakın birde Pelitlideki kara bakın.
Darıcayı dolaşıp Pelitliye geldim. Hava sıcaklığı 4 derece filan.
Arılar salkımda...
Çoktan beri Gebze civarında böyle kış olmamıştı...
Tam oksalik asit damlatma zamanı.
Bir hafta önce darıcada işi halletmiştik burası kalmıştı.
Marmara bölgesi için tam zamanı....
Plastik çıtalar, stokları çıta dar olduğu için biraz daha çabuk bitiriyorlar....
Birde bu arılar sezonun en son toplanan arıları. Bir kaç göz birleştirilip oluşturuldu.
Zaten 10-15 gün sonra invert şurup ile beslemey başlarız...
Standar çıtalarda sorun daha az.
Arı çıtadaki stokların bir kısmını bitirse bile büyük bölümü geride yedekte beklemekte, plastik çıtada tavana çıktığında birde yavru yaparsa öbür çıtalara geçişlerde sıkıntı olmaması için invert vermeliyim.Belkide evham yapıyorum ama yarım çıtalarda rizikoya girmemem gerekiyor...
Bazı arılar daha hareketli, bu arılar arılığımda yeni ve test ediliyorlar, kovanlarda aynı diğer arılar yatarken bunlar çalışıyor. Salkıma çok geç giriyorlar...
Bu yıl yaklaşık 4 litre oksalik asit çözeltisi kullandım.
Oksalik asit çözeltisi taze yapılmalı, bir ara bir hafta içinde yapılan çözelti verilmeli deniliyordu.
Arılığa gitmeden yapıyorum ve servis, nasılsa ucuz...
Bir kovana fareler yuva yapmışlar, koloniyi duman etmişler...
Birisi kaçtı ikisini öldürdüm...
Bu resimde ilginç.
Çıtaların üzerine gelen örtünün altında ağ kurdu vardı.Hemde 3 tane ocak ayının 10 da ağ kurdu....
Arılıkta Darıcada yetiştirdiğim son karpuz var. Hani daha karpuz keseceğidik diyorlarya, malzeme dolabını açtım baktım karpuz duruyor fotoladım...
Gelelim organik asitler konusuna.
O kadar yayın yaptık videolar çektik arıcılar hala bu hava kovanmı açılır diyenden tutunda bu asidi nereden buluruz diyene kadar sorular kesilmedi.
Resimde adamların telefonu var.
İnternet sitesi var.
İş yerlerinin açık adresi var.
Buradan, invert şurup için krem tartar dediğimiz Tartarik asit başta olmak üzere, Oksalik asit, Formik Asit,Sirke asidi, hepsini temin edebilirsiniz...
Oksalik asit perakende fiyatı kilosu 7 lira.
Bir arıcı arkadaş bir dozunu çok yüksek fiyatlara satıyorlar diye yorum atmıştı.
50 Kovan arıcı olana, 1 kilo oksalik asit 30 yıl yetiyor.
Birer hafta ara ile yaklaşık 200 den fazla bölme veya kovana oksalik aist damlattım.
harcadığım asit miktarı 140 Gr.
400 gr da şeker.
Oksalik asidin maliyeti 1 lira diyelim yuvarlak olarak.
Yarım kilo şekerinde fiyatı 1.5 lira diyelim.
2.5 Liraya 200 bölmeye yetiyor...

Bazı özel dostlarım var, beni uğraştırma deyip solisyon veya 50 kovana yetecek bir doz oksalik asit isteyenler:)