30.11.2011

ARICILIK VE KASIM SONU, SON DURUMLAR



Arıcılık ve kasım ayı bitti ve son paylaşım. 2011 Eylül ve kasım ayı acayip serin geçti. Önümüzdeki hafta sıcaklıklar nihayet yükseliyor, hatta pastırma sıcakları diyen bile var bir hafta 15derece üstüne çıksın acayip iyi olacak her yer kocayemiş. Hatta o soğuklarda kocayemişten nektar alan bambus arısı gördüm, nektar var, hava musade etmiyor. Bu resimler 26 kasım 2011 de alındı.


Bu seneki Öğretmenler günü bize 4 ilk öğretim okulu ve ilçe milli eğitimi, başkan yardımcımız ile müdürüme düştü. Bende onlarla okulları gezip kutlamalara katıldım. Bu resim acayip geldi bana ne biçim hayal gücü varsa, birde resimde arı olmasımı etkiledi bilemem. Dilara Doğrul 5/A sınıfı öğrencisine ait. Yaptıkları hoşuma gitti.



Bu seneki pürenlerin hali, hala açmaya çalışanlar var, açık var, açıp yananlar var.




Komşu arılık, bu sene çok yakınıma bir arı indirildi, muhtara söyledim abi niye izin verdin koca orman gidip başka yere koysaydı diye. Muhtarımız hemen kaldırtayım dedi, dedim artık olmaz, adam zaten atıp gitmiş, bizde bu işlerin ne zorluklarla yapılığını biliyoruz, izin verilmemiş belkide bilmeyerek indirdi diye düşündük, benim arılara 100 metre yoktur aramız.

O kadar gelip geçtim bu hafta dikkatimi çekti, kovanların birinde saç gördüm, arabayı durdurup gidip baktım. Kovan katına havalandırma konulmuş, yola giderken sürgüyü açıyorsun, bu sistemi ilk defa gördüm, güzel bir düşünce. Birazda videosunu aldım.




Zaim abinin fotojenik resimleri, 333 veya patates diyorsunuz böyle güzel fotolarınız oluyor. Birleştirdiğimiz koloniden görüntü.

Geçen hafta anasız bir kovan videosu vardı, o kovan arılıkta karıştı ve başka kovan götürmüşüz.Suç hacıya ait, bu kovan gidecek diye işaret olarak kovana taş koymuştum, taşı alıp başka kovana koymuş::((

26 Kasım cumartesi günü arılıktan anasız koloniyi alıp, zayıf koloniyle birleştirdik. Ormana giderken yanıma kek almayı unutmuşum, birleştirilen arının anasını kafese koydum, kek olmayınca yolda lokum alıp, kek yerine lokum bastım, biraz sert gibiydi. Zaim abiye dedim ki hafta içi keşiflere gider köylere. Abi köye geldiğinde bu kafesten ana arı çıkmadıysa açıver.



Zaim abiye bir şey dediysen peşini bırakmaz, dedi ki kaç gün durmalı,2-3 gün olur. Dün arıyor işten kaçta çıkıyorsun, gelip seni alacağım gidip arıya bakalım ana arı çıkmış mı?

Abi gece gece ne işimiz var filan, orada yemek filanda yeriz, bahara herhalde başka bir tiple çıkacağım.


Zaim abinin çocukluk arkadaşlarından, Nihat abide yanımızdaydı. Bu sefer 3 çeyrek emekle yemek işini kapattım, bizim kalfadan yeni bir diyet proğramı almamız gerekiyor.

Gece gece kovanı açtım ana arı çıkmış kapatıp geri geldik ana arının akıbetini hafta sonu göreceğiz.


İlginç bir fındık hikayesi.


Facede bir arkadaş devamlı soruyor, Ali bey bana ne ırkı önerirsiniz. Ben cevap vermiyorum. Aradan biraz zaman geçiyor, gene bu tür sorular, dedimki bana telefon numaranı ver. Konuştuk, dedimki sana baharda 3-4 çıtalık bir arı vereceğim, kendin gözlemle sonra karar ver. Bu seferde yav olur mu filan dedi niye olmasın ki, olmaz helalleşeceğiz, borcumu söyle paranı yollayayım, abi ne parası durup dururken filan derken, dedim seneye bir kaç kilo fındık yollarsın olur biter dedim.


O zaman adresini ver, fındığı hemen yollayacam dedi, hani derlerya çattık diye. Al sana adres, fındıklar geldi, gündüz aldım bir poşet doldurup belediyedeki mesayi arkadaşlarımada ikram edip, fındıkları test ettik.


Kendisi belki istemez diye ismini yazmıyorum. Şimdiden 2012 yılına girdik, peşin alıp hemde borçlanarak::))

21.11.2011

ARICILIK VE SONBAHAR HAZIRLIKLARI


Hakim arıcı, Zaim Asat::))

Zaim Asat, mesleği hakimlik. Hobileri arsına arıcılığıda ekledi, görünen odur ki, arıcılığada hakim. Zaim abiyle anlaşamadığımız konu ise sabırsızlık, benim arılardan ne zaman bal alacagız, benim arılara ne zaman kat atacağız diye sabırsızlanıp duruyor. Görüntü ise yılların arıcılarına taş çıkartıyor. Bu işler benden mi kaynaklı? yoksa bize gelenlerden yetenekmi fışkırıyor henüz anlayamadım::))

Hafta sonu cumartesi ve pazar Zaim abiyle birlikteydik.




Cumartesi günü hava 8 derecelerde ve hafif çiseliyordu. Arılara dokunma bile dokunamadık. Ormanda dolaşıp son durumları görelim istedik. Zaim abi ise kocayemişlerin peşine düştü. Topladığı kacayemişleri akşam annesiyle babasına verdiğinde, onlar öyle mutlu oldularki anlatamam, en iyi meyveleri alıp götürüyorum, koy oraya diyorlardı::)) Kocayemişlere neden bu kadar sevindiler anlamak imkansız diyor.




Ormanda iş yapamayınca yazlığa geçtik, akşam güneşi batmak üzere ve karşı ormanda güzel bir manzara oluşturdu. Bu manzara karşısında pozlar verdik, iş olmayınca iş arıyoruz anlayacağınız.



Ben ise bu günde kontrolleri yapamadığım için acayip sinir olmuş durumdayım, yaklaşık 2 aydır havalar normalleşmedi ve bazı bakımları yapamadık ve kafamın içinde soru işaretleri var, bir taraftan kış kapıya dayandı. Acaba kolonilerde kışlık bal varmı?



Pazar günü hacı abiye ugradım bahçedeki arılar güzel polen çekiyordu ve biz bir an önce ormana gitmeliydik bu havayı kaçırmamak gerekli. Her ihtimale karşı yanımızda hazır dursun diye şurup ve yemlikleride götürdük.

Bir kovan açtık güzel, belki bu tesadüftür, ötekine bakalım bir başka kovana daha bakalım derken rahatladım. Bu kolonilere bu sene bahar hariç teşvik vermeden gene kışa sokuyorum. Durumlar güzel hava bir musade etse kocayemişten bal geliyor. Çıtaları yatırdıgınızda bal akıyordu. Bu kadar olumsuz havada koloni bal çekebiliyor.




Bu arada Gebze deki hava ormanda yoktu, çok az arı uçuşu oluyor, havada 12 - 13 derece civarıydı. Körükçüm ise zaman zaman degişti, bazen hacı abi büyük bölümünde ise Zaim abi körük kullandı. Bu havada maskesiz tüm arılara bakım yapılıp, sıkıştırıldı. Ben bir iğne yedim, hacı abi ve Zaim abi aşısız arlıktan ayrıldı. Arılarımızın mevcutları iyi, bir kaç kolonide sorun vardı, bir tanesi çok zayıflamış, bir tanede anasız çıktı, anasız kovanın mevcuk iyi idi, kolonileri ormandan alıp başka yerde birleştirdik. Kolonilerde yavru faliyetine son verilmiş, çiçek olsada arılar başkalarının dediği gibi akılsız yaratıklar degildi::))

Resimde gördüğünüz arılar %100 yerli arı. Aynı arılardan istediğim kadar üretebiliyorum. Hiç bir bağımlılık olmaması ve bu işi kendi başıma yapmamın zevkini anlatmak imkansız....

Bizim kullandığımız arıya karşı çıkanlar neden kendi kullandıkları arıları paylaşamadı bu merak konusu. Madem bir şeyi savunuyorsun, bu yazılaarda kalmamalı.

Bakıyorum karniol kullananlar defalarca bal hasat etti. Bunlara Trakyalı Şenol, Mirili Fatih, Samsunlu Uğur Gök, Erzincanlı Vecdi Küçükyılmaz, Dr. Muhteşem Turunç, İzmirde bizim Oktay bey, Edirnede Ali Şekrli, Girsunda Emrah Karadeniz, Kocaeli Gölcük'ten Efraim hoca, sanal alemde tanıyıp, yapmış oldugu işleri paylaşan arıcılar. Peki bu kadarmı sanal arıcı var denilebilir.Gerçekten sanal arıcılık yapanlar ise bu yazıyla arıcılık yapıp, icraat bölümünde sanal olanlar, bunca icraatları yok sayıp, sadece lafla arıcılık yapılabilecegini zannediyorlar fakat onların her geçen gün ayarı bozulmaya devam ediyor. Allah sonlarını hayreylesin, yapacak başka bir şey yok onlar için.

Bir başka açıdan bakacak olur isek, bu sanalcı takımı bizlerden daha çok bal almaları gerekirdi, bunların savundugu bölge arıları, yerli arıları ve kafkas arıları yıllardır balı hiç ıskalamıyordu, hani neredeyiz, kimseden tık yok.

Kazın ayağı böyle degilmiş demekki, bal alabilmek için önce arı hemde güçlü arılara ihtiyaç var. Amerikadaki tüm araştırmalarda 80 binlik kolonilerden en yüksek verimler alınıyor yönünde, buradaki bilimcilerde bu görüşte hem fikir. Bu işler dökme suyla olmuyor.



Neyse pazar gününe geri dönelim, acayip rahatlamışım. Bizim kalfa sonucu merakla bekliyordu. Çok şükür bal durumlarımız iyi, kolonilere yükleme yapmadan bu kadar olumsuz bir son baharda kışa girecegiz.




Ben fark etmedim,çıtaları incelerken, Zaim abi bal dökülüyor dedi bir baktım taze nektar akıyor. Bu renk bal kocayemişten gelir tadı acımsıdır.



Bir kaç kolonide sıkıntı vardı, hemen onların yemliklerini koyup şurup verildi.




Burada akan ise su degil, malisef şurup. Hacı şurubu bol bulunca, bal ırmagı oluşturmaya kalktı. Şurup koyu olunca yemliğe ayar veremedi ve sonuç. Akşam üzeri arılıktan ayrılmadan bu şurubu yıkayıp yok etmeye çalıştık. İşleri bitirip kafanız rahatladığında acayip mutlu oluyorsunuz.

Bu esnada akşam olmuş ve biz açız. Ben işe başladığımda genelde iş bitene kadar mola vermem, namaz hariç tabi. Bir daha böyle bir hava bulamayız, ve bu iş bitmeliydi çok şükür bitti. İşi bilen hacı kendisine 3 paket büsküvi alıp, cebinden açlık işini gidermeye çalışıyordu.



Sonra geçtik villaya, yemeği fazlasıyla hak etmiştik.




Hacı o kadar bisküviyi götürmesine rağmen, yemegi bekleyemedi, helvaya daldı. Şekerin var yeme diye uyardım, bu şeker degil helva dedi.



Zaim abi bu işlerde acayip uzmanlaştı. Saç tava nefis olmuştu. Biberlerde acı çıktı, nefis bir öğlen yemegini yatsı ezanı okunurken yedik::))


Üstüne ise, semaverde çay, ne gitti, anlatamam. Bu yemek faslı, işine doktordan onay alınarak yapılmıştır, başımıza bir iş gelirse sorumluyu biliyorsunuz::)))

Siz yiyin benim kontrolümdesiniz diyor::))

Bu arada filimleri bloga taşıdımda görüntü gelmiyor , birde yutuptan bakalım olacakmı?



20/11/2011 Günü yapmış oldugumuz işin bir kaç tanesini filme aldık. Kolonide kontrol yapılıyor, ana arı varmı, bal durumu nedir, duruma göre sıkıştırma yapılıyordu. Bir başka görüntümüz daha olacak bir kaç gün içinde onuda paylaşacağım, o kolonidede ana arı yoktu.

16.11.2011

ARICILIK, SAF ARI NEDİR? F1 ANA ARI NEDİR? HİBRİT ARI NEDİR?


"Damızlıkların Seçimi ve Hazırlanması Damızlık olarak kullanılacak ana arılar, ait olduğu ırkın tüm özelliklerini belirgin bir şekilde göstermeli ve gerekli seleksiyon aşamalarından geçmiş olmalıdırlar. Ticari ana arı üretimi yapan kuruluşlar, üretimlerini damızlık değeri taşıyan ve nesilleri test edilmiş, tercihen damızlık sertifikası almış ana arılardan yapmalıdırlar. Sertifikalı damızlık ana arılar, ya yapay tohumlanmış ya da izole çiftleştirme alanlarında çiftleştirilmiş olmalıdır."

Damızlık arı her konuda oldugu gibi arıcılıktada çok önemli. Yukarıda damızlıkgın tanımı yapılmış.

Arıcılıkta en yayğın kullanma melezi ise saf damızlıktan üretilen f1 ana arılardır. Saf damızlıgı olan her kişi f1 üretimi yapabilir. Bir tane damızlıktan binlerce f1 üretimi yapılabir.

F1 arıyı ana arının tanımını bir çok kişi bilmiyor, çoğu kişi bunu saf zannetmette. F1 ana arı saf ana arıdan üretilip doğal ortamda çiftleşmesi sağlanmış ilk melez dir, buna ilk hat, veya ilk turda diyebilirsiniz. Arıcılıkta saf nedir, f1 nedir, hibrit nedir bilmez iseniz size verilenleri yemek zorundasınız.

Konunun daha iyi anlaşılması için bir örnek vererek, F1 ana arının ne olduğu daha iyi anlarız.

Av köpekleri vardır, bazısı kuş avında kullanılır. Bazı köpeklerde tavşan avında kullanılır. Kuş köpeği tavşanda tavşan köpeği kuşta pek işe yaramaz. Bu iki köpek çiftleştirilip melezlendiğinde zağar diye bir ırk çıkar ortaya. Hem tavşan avında, ham de kuş avında iyi iş yapar.

Damızlık arıların safları, melezleri kadar verimli olmayabilir. Melezlendiklerinde zaten üstün özellikleri olan hat veya soy, daha verimli hale geliyor.

Arıcılıktaki en basit ve en etkili kullanma melezi üretmenin yolu, saf damızlıklardan ana arı üretip, bu ana arıları doğal ortamda çiftleştirmek ten geçer.

Dünyada bal üretimi için genel kural, f1 ana arı kullanımıdır.
Bal üretiminde hibrit arılar da kullanılır, o konuyu o bölümde işleyeceğiz.

F1 ana arı üretebilmek için ise saf anaçlara yani saf ana arılara ihtiyaç vardır.
Ana arısının ne olduğunu bilmediğimiz arıdan üretilen ana arılara isim koyulamaz.
Ana arı üretiminde soy ve ana arının anası çok önemlidir.
İnsanlar öldüklerinde, toprağa verilirken anasının adıyla, filandan olma filan diye hoca talkın verir.



Kafkas saf ana arı günlük 1100 ila 1500 yumurta atar.
Kafkas F1 ana arıda aynı anasının özelliklerini taşır ve günlük atacağı yumurta 1100 ila 1500 arasıdır.



Karniol saf ana arı, günlük 1500 ila 2000 yumurta atar.
Karniol F1 ana arıda aynı anasının özelliklerini taşır ve günlük 1500 ila 2000 yumurta atar.



Saf İtalyan arı, günlük 1600 ila 2000 yumurta atar.
İtalyan F1 ana arıda aynı saf İtalyan'ın özellikleri mevcuttur. Günlük 1600 ila 2000 yumurta atar.

F1 ana arılar hangi ırka mensup iseler, erkekleri saf tır.
Örnek elinizde Kafkas F1 ana arınız var, bu ana arının erkekleri saf kafkastır.
Elinizde Karniol f1 ana arınız var, bu an arının yaptığı erkekler saf karnioldur.
Elimizde İtalyan F1 ana arınız varsa bu ana arının yaptığı erkekler saf italyan erkekleridir.

Saf ana arı hangi ırk ise, işçisi de saftır, erkeği de saftır.

Not:Resimlerin sol tarafı saf anaçlara ait. Sağ tarafı ise gelişi güzel doğadaki çiftleştigi erkekleri temsil etmektedir. Erkeklerin ana arı çiftleşmeye çıktıgı mevsimdeki yogunluguna göre tabloda artabilir.

Gelişmiş ülkelerde yıllardır damızlık işiyle uğraşan bazı firmalar.



http://www.ohbees.com/index.php

Bu resimde gördüğünüz damızlıklar hibrit tir.

Hibrit ana arı üretimini kısaca açıklamak istiyorum.

Elimizde saf kafkas arımız var, bu arıdan hibrit üretimi yapmak için başka ırkları sırasına göre çiftletiriyorlar. Öncelikle bu iş için suni tohumlama bileceksiniz ve suni tohumlama ekipman'larınız olacak.Bu örnektir atıyorum, önce saf kafkas ana arıya italyan arı spermi veriliyor, bu anaç arının kızı anası kafkas babası italyan oldu, bundan ana arı üretik, ana kafkas bana italyan bu bakire ana arıyada karniol spermi veriliyor bu melezlenme aşamasında sürekli testler yapılıyor ve en verimli kuşak hangisiyse orada feren yapılıp bir isim kanuyor atıyorum bu artık rahibe arısıdır diye. Bu işleri yapabilmek için saf hatlar elimizde olmalı. Başarısız olundugunda geri dönmek için. Çok iyi bir hat bulduk, bunun aynısını üretebilmek için hangi yollardan geçmiş isek tektrar aynı hattı üretebiliriz, elinizde saf yoksa tesadüfen bulunmuş bir hattı tekrar üretmek imkansız. Bu işler arı ıslahının bir kolu olup çok ileri ucudur.

Burada bir başka konuya deginmek gerekirse arılıklarımızda süper koloniler vardır, aynı koloniden üretilen ana arılardan oluşturulan koloniler süper olmaz, oradaki oluşumların geçmişini bilmemiz gerekiyor.

Hibrit arı konusunu kendi bildiklerime göre grafik resimli ve daha geniş bir başka paylaşımda ele almak istiyorum. Dilimin döndüğünce biraz kısaca açıklamak istiyorum.

Hibrit arı nedir kimse tam manasıyla bilmiyor. Hibrit arı iki farklı ırktan oluşturulan verimli hattır, veya soydur diyebiliriz. Bunu anlatmanın en kolay yolu verilecek örnek olur.
Katır hibrit bir kullanma hayvanıdır. Katırın annesi at, babası ise eşektir. At anne, eşek babadan, katır isimli hibrit bir hayvan ürer. Katır eşekten hızlı attanda kuvvetli aynı zamanda eşek ve at ile yapılacak ağır ilerde daha verimlidir. Burada işlemi tersine çevirin, at baba olsun, eşek anadan bardo diye çelimsiz ve daayanıksız bir hayvan doğar ve hiç bir işe yaramaz. Katır kullanma hibriti olup bundan yavru alınamıyor.
Hibrit arıcılık arıcılıktaki en uç nokta olup, yapılan çalışmalar çok iyi kayıt edilmeli, farklı ırkların çaprazlanmasında her tur ana arı denenip hangi tur en verimliyse, yapılan iş orada sabitlenmeli.



Damızlık konusunda dünyada bir numara olan kişi

http://www.glenn-apiaries.com/

1970 Yıllardan beri damızlık üretimi yapan bir kurum. İşleri sadece damızlık üretimi ve bir çok damızlık aynı çatı altında toplanmış, degişik yerlerde üretim istasyonları var.

http://www.aribakani.com/forum/index.php?board=124.0
Yukarıda anlatmaya çalışılan mevzular arıcılık forumunda izah ediliyor.

4.11.2011

ARICILIK VE KASIM AYINA GİRİLDİ.






Püren ve arı.

Arıcılık ve son bahar dendiğinde bir çok bölgede püren çok öne çıker.


Püren bu sene geçmiş yıllara göre çok geç kaldı, buna geç yağan yağmur neden oldu, yağmur yağmasaydı, tüm pürenler açamayıp kavrulup çiçeklerini açmadan dökecekti. Püren balı almak ise mümkün degil. Pürenin açmadan havalar soğudu, bir kaç gün ara ara nektar gelmiştir fakat 5-10 günlük püren nektar akımı bu sene hiç olmadı. Bu resimler 20/10/2011 tarihinde alındı, o gün çok güzeldi.








Püren resimleri. Bu resim 03/11/2011 tarihinde alındı. Hava sıcaklıgı köylere gidiş satimle dönüş saati arasında 7 ile 9 derece arasındaydı. Yolumun üzerindeki arılara uğradım, arı uçmuyordu, tek tük gidip gelenler vardı.


Püren, yılgın, funda resimleri. Pürenlik alanların genel görünümü. Bir taraftan daha açacak pürenler varken, açılanlar var geçenler var. Kendi arasında pürenler degişiyor, zaten renk tonlarınıda görüyorsunuz.



Koca yemiş ve meyvesi.

Koca yemiş ve meyvesi yan yana. Bu resimde 3/11/2011 tarihinde çekildi. Kocayemiş geçmiş senelerle kıyaslandığında tam zamanında açtı denebilir. Kocayemişlerde aynı agaçta bile bazen kademeli açabiliyor. Resimi dikkatli incelerseniz, meyve çiçek ve açması yaklaşan bir başka salkım göreceksiniz.


Çiçeklenmiş kocayemiş, davulga, sandal agacı. Tamamen çiçeklenmiş bir koca yemiş daha.


Funda resimleri. Resimlerde bir gariplik olduğunu bazen dile getirmişimdir. Alttaki resimle yukardaki resim aynı. Benim gördüğümü makina resme geçiremiyor. Bunu resimi çektiğimde hemen fark ediyorum ama bir türlü çözüm bulamadım, bu iş makina kalitesiyle alakalı diye düşünüyorum. Yukardaki esim gördügümle aşagı yukarı aynı. Ayfonla çektim. Aşagıdaki resim ise Kanon makinayla çekim ve pürendeki rengi alamıyor, her taraftan daha önceleri resimledim olmadı. Işıgı arkana al, yana al, karşına al, bir türlü resmi göründüğü gibi alamıyor. 5 piksellik ayfon daha iyi çözüyor.




10 Piksellik makinayla çekilmiş bir resim ve gerçek renkten ne kadar uzak. Bazen resim çekerken moralim bozulur, neden? benim gördüğüm manzarayı tam okuyamadıgı için makinaya kızarım.


Pürenlerin kendi rengi budur. abi açık renklileride var ama bu görüntü süper.


Meyvesiz agac ı herkes sever::))

Bu resimi niye çektim bilirmisiniz. Bu ağaçla hiç kimse uğraşmıyor, veya neyiyle uğraşasın ki?

Ormanda bir gün hakim Zaim abiyle dolaşıyoruz. Konu arıcılık ve bana geldi, ben sıradan bir arıcıyım dediğimde bana çok acayip şey söyledi.

Sıradan arıcı kimseyi peşinden sürükleyemez.

Sıradan arıcıyla bir sürü kişi uğraşamaz ve bunu biraz daha açtı, sen sıradan bir arıcı olamazsın, öbür tarafı bana kalsın.

Arıcılar bilgi paylaşacaksa yapmış olduğu uyğulamaları serer ortaya. İsteyen istediği bilgiyi işine gelir ise alır. Bunu ister günlüğünde paylaşır isterse forumda.

Biz tüm bilgilerimizi genelde tüm imkanlarımızı kullanarak paylaşıyoruz. Bunu sitemde, günlükler'imde, fesbuk, dailmation ve yutup gibi video sitelerinde paylaşıyorum.

Bizi isteyen takip eder isteyen etmez. İşin ilginç tarafı ise bizi sevmiyen kesim. Bunlar kendi arıcılıklarını bırakıp, bana ve arkadaşlarıma karşı çıkmayı arıcılık bilgi paylaşımı haline getirmiş. Miş diyorum ben 3 senedir belkide daha fazla oldu, bahsi geçen forumu bir sefer tıklayıp yav bunlarda burada ne yazıyor diye merak edip tıklamamışım. Ömrüm boyuncada tıklamayacağım, böyle inatta biriyim. Gene ne gariptirki bu kesim bizi harfiyen takip ediyor, hemde nokta ve vürgülüme kadar. Hakim abinin dedigi demekki doğru ben sıradan bir arıcı degilim.

Bilgi paylaşıyorum diyenler ise önce kendi yaptıkları arıcılıgı, resim ve videolar ile göstermeli.

Makalelerden alıntılar yapılarak bilgi paylaştıklarını zannedenler bir yerde kesin takılıp kalıyor.

Facede bir şeyler paylaşanlar var, %95 şi kişilerin kendisine ait degil. Adamlar büyük arıcı ve lider olduklarını iddia ediyor, ne arılık var, ne bu kişilerin çevresindekilerin arılıgı var, nede yazılanların sahadaki kanıtlları var.

Topluluklar oluşturulmuş içi boş. Kuru gürültü yazıyorlar, olmadık şeyleri begenip yorumlar atıyorlar.

Bizde yolumuzda gidiyoruz, Allah herkesin kalbine göre versin ne diyeyim.



Püren ve arılar.

Bu resimler ilk baştaki resimlerin orjinalinin küçültülmüşü.






Çok püren resmi çektim bu sene nedense araya başka şeyler girdi, birde facede bazı şeyleri yazısız paylaşınca, buradan güzel resimlere yorum yapmak zor geliyor.













Pürenden polen toplamış bir arı.






Püren ve funda yada yılgının degişik yapıda olanlarıda mevcut. Bu resimdeki pürende onlardan birisi.






Koca yemiş ve püren iç içe.

Olgunlaşmış kocayemişler, etrafında açmış pürenler.

İlk defa ormanda civar arılıkları bir göz atıp göreyim dışarıdan durumları nasıl diye gözlemde bulundum.

Bu resimleri daha sonra paylaşacagım, ülke arıcılıgının geneline bir bakmış olacagız, yaklaşık 80 kovanlık bir arılıktaki kapak notları herkesin ilgisini çekecek diye düşünüyorum. İleride gözlemlerimi ve yorumlarımı göreceksiniz.








Arı sokması.

Arılıkları gezer iken hava ortalama 8 dereceydi. Benim arılar da uçmuyordu, tek tük uçan vardı.

Başka arlıklarda durum aynıydı, hava serin tek tük uçuş vardı.

Son arılıkta o kadar az arı uçuşu varken birden parmagımdaki acıyı hissetim.

Sadece arılıgın önünden yürüyerek geçiyorsunuz ve belkide arılıkta toplam 100 tane arı uçmuyor. Birde arılar uçsaydı orada halim ne olurdu bilmiyorum.

İğneyi yedik, bu iğne surata gelseydi, birde zehir vucuda boşalsaydı, kesinlikle göz kapanırdı. Arının zehir kesesine bakın, yuh yani.

Her zaman dediğim gibi Allah her şeyin hayırlısını versin.