30.07.2010

ÖZÜRLÜK BİR ŞEY YOKTU AMA ÖZÜR DİLİYORUM


Festivale bir gece önce gelen Prof Muhsin Doğaroğlu hocamız, festival başladığında kısa bir konuşma yaptı. Yapmış oldugu konuşmada klasik ve yuvarlak laflar etti.
Bulundugunuz bölgenin arısıyla çalışın, dışardan arı getirmeyin gibi. Aslında söyledikleri doğru, fakat isteyen istediği gibi anlıyor.
Aslında hocamız daha açık konuşmalı, fakat ne şişi nede kebabı yakıyor.
Rahmetli Özal benim memurum işini bilir demişti.
Hocamızda sonuçta memuriyetten emekli. Şimdi deseki doğu karadenizdeki arının güneydoğuda,Akdenizde, Egede, Tarkyada hatta İçanadoluda ne işi var.
Bunları belki özel sohbetlerde diyordur fakat kebap ve şişi yakmamak lazım, geçim dünyası. Yada bir başka açıdan iklimlerimizin neresi dogu karedenize benziyor, bunu herkes kendisine sormalı.
Ben herkes kendi arısı bölümünede katılmıyorum. Hiç kimse oturdugu bölgesinde arıcılık yapmıyor. Son baharda pürene gelenlere bakıyorum, Ordulu var, Adanalı var, sen arıyı gezdiriyorsan, bölgenizin arısının gezerken başı dönmezmi::)))
Gezginci arıcılıkta hızlı gelişen, nektardan nektara geçişlerde bitmeyen arılarla çalışılmalı, bunun başka çaresi yok, apırsanızda köpürsenizde başka izahat mimkün degil.
Ben nasılsa memur degilim, şiş ve kebap umurumda degil.
Festival ilerki yılarda dahada renklenecek gibi, katılım geçen seneye göre çok yüksek diyorlardı.
Haberin içindeki hocamızın rahatsız oldugu bölüm.



Ali bey,

Sitenizde hakkımda yaptığınız yorumları okudum. Benim hakkımda veya ülke arıcılığının sorunları hakkında yorum yapacak düzeyde bilimsel bir birikiminiz veya kariyeriniz varsa bunu benim yazılarıma yorum yaparak değil başka platformlarda kendinizi kanıtlayarak yapmaya çalışın. Eğer sözünüzü geri alıp aynı sütunlarda özür dilemezseniz sizi dava edeceğim. Bunu iyi niyetli bir uyarı olarak algılayın ve bir daha boyunuzdan büyük işlere kalkışmayın.

Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu



Muhsin bey niçin gocundunuz, yaranızmı var anlayamadım.
Sizin yazdıklarınıza değil Beykoz'daki söylediklerinize yorum yaptım.
Yapmış olduğum yorumda sizin söylediklerinizin zaten açılımıydı.
Demekki siz başka şeyler söylediniz ben anlayamadım.

Siz dedinizki bölgenizin arısıyla çalışın.
Gelde bu ülkede bölgeyin arısıyla bir çalış.
Kestana nektarı başlıyor tüm bölgelerimizden kestane balına geliniyor.
Ayçiçek başlıyor gene tüm bölgelerden nektar kaynakklarına arıcıların alayı hucum ediyor.
Püren başlıyor tüm arıcılar pürende.
Çam balı başlıyor taa Erzurum'daki arıcı Muğlaya çam balına geliyor, Erzurum 2500 rakımlı Mugla'da rakım kaç? Sıfır rakımdaki Ordu'lu arıcılar 2500 rakımlı Kars Erzuruma gidiyor, oradanda gene çam balı için Muğla'ya gelmekte.
Kendi bölgenizin arısıyla çalışın derken gezginci arıcılık yapmayın yada gezginci arıcıları memleketinize sokmayınmı demek istiyorsunuz bunu tam açıklamanız gerekiyor.

Gezginci arıcılık yapılacaksa, nektardan nektara geçişlerde bitmeyen arılara ihtiyaç var. O zaman bölge arısı gezginci arıcılıkta bir işe yaramaz ki.

Siz memleketimizin arıcılıkta en büyük bilim adamısısınız, siz bölgelerimizin arısını ıslah edip ürettinizde biz kullanmadık mı?
Diploma alıp memleket memleket gezmekle ıslah olmuyor, ben bir arıcıyım ve benim istediğim arıları üretemediniz, yada hiç bir ıslah yapamadınız sonrada bölge arınızla çalışın diyorsunuz.Ben hakkım olanları bilimcimden istiyorum ne yaptınız. Sonrada kariyer soruyorsunuz, siz eleştirilmez olan ilahmısınız.?

Siz kariyerinize güveniyorsanız Ali Türk sizin umurunnuzda bile olmamalı. Demekki sizin kariyerinizde sorun varki benle uğraşmaya çalışıyorsunuz.
Ben ise kendi yolumda kimseyi umursamadan devam ediyorum, benim ayarımıda siz dahil kimse bozamaz. Ben bir şeylere inanmışsam o yolda sonuna kadar giderim.

Bir başka açıdan sizin gözünüzle bakalım, bir bölgeden her bölgeye bir ırk pompolanırken niçin dik durup ses çıkartmıyorsunuz. Bahsettiğim ırk tüm bölgelerimize uydugu içinmi ses çıkaramıyorsunuz? Tüm bölgelerimizde arı kolonileri sönüyor, sönen kolonilerin büyük bölümüde, arıların geldiği iklime uymayan bölgelerde oluyor, o zaman niçin kimseyi uyarmamıyorsunuzda bana gelince uyarma gereği duydunuz.

Sizde biliyorsunuzki çok büyük bir ülkemiz var, kaç ırk arımız var ve bunların saflarını yada ekotiplerini bulun bakayım, madem büyük hocasınız kariyerinizi bir göreyim.

Eskisi gibi sizi kimse koyun gibi dinlemiyor, sorular soruyorlar ve sorumluluklarınızı hatırlatanlar keyfinizi kaçırıyor ben öyle anlıyorum.
Birde yabancı ülkeler niçin bölge arılarıyla çalışmıyorlar onu çok merak ediyorum.
Biz iki kovan arıyı birleştirsek bile 30 çıta zor topluyor, yabancılarda neden tek anayla 40 çıtalı koloniler var.

Gene nerelere girmisiz konu özür dilemekti, sayın kıymetli ve degerli Muhsin hocam kusura bakmayın, sizi üzdüm sanırım , sizden çok özür diliyorum.
Hoşça kalın, ülke arıcılığımızın ilerlemesi için canla başla çalışmalarınızı taktir ile alkışlamaya devam edeceğim.

Saygılarımla.
Ali Türk.
Kariyer, Arıcı.

26.07.2010

25 TEMMUZ 2010 ÇALIŞMALARIMIZDAN SEÇİLENLER

Bu sene Gebze'de bu tarihte ilginç nektar akımları oldu. Uzun süren haziran yağışları ortamı bahar gibi yaptı.
Benim açımdan bu çok iyi oldu, kutuları beslememize gerek kalmadı, kutular kat atsak bal yapacaklar::))
Bu durumun en önemli ayagı ise anaarı üretimi için erkek ve erkeklerin çok olması. Ortam bahar gibi olunca sıkışan kovanlar oğul vermeye başladı, oğlulun oldugu yerde erkek sıkıntısı zaten olmaz. Çünkü bunlar açlık oğulları degiller, tokluktan oğullar başladı.
Erkek sıkıntısı olmayan yerdede kaliteli anaarı.
Akşamları ezan okunduktan sonra Gebze'deki arılıkta bal sagımına başlıyoruz.
Ortamın böyle olmasının bir başka avantajı ise ne kovanlar birbirine sataşıyor nede kutulara sataşan var.
Sadece bu sırada sarıca arılar hangi kovanı açsanız o kovana damlıyorlar.
Dün gezdik bu gün çalışma zamanı, daha evden çıkmamışım müşteriler kapıya dayandı anaarı diye.
Hemen arılığa geçiyoruz.
Hacı havasını attı tabi, gittiğimde semaverde çay hazır ve aç karnıma çayı dayadı.
Hemen çaydan sonra Nuh abimize 5 adet anarı topladık.
Nuh abimizin arıları agva'daymış, kendisi Gürol abimizin arkadaşı.
Karniyol F1 anaarıları pakatledik. Hadiyin yolcu yolunda gerek::)
Nuh abiler ailecek arıcı, madem arıcısınız geçin bakalım kovan başına bir foto alalım.
Bu arılıkta şu an itibari ile 80 civarında kovan ve 100 anaarı kutusu faliyette, bunların karşılıgı 100 kovan arı var demektir.
Yani bin çıta arı var ve siz arılıkta çok rahat geziyorsunuz çalışıyorsunuz, çayınızı içiyorsunuz, bizimki rivayetlere göre Trakyada arılıga plaj şemşiyesi koymuş, benim sitilimde bu diyor, Allah ne verirse hayırlısını versin.
Misafirlerimizi yolu tarif ederek yolcu ediyoruz.
Bir çok kişinin anaarı siparişini şu yumurta mevzusundan dolayı iptal ettim. Telefonda gönderecegin anaarılar çiftleştimi diye. Böyle bir soruyu soran niye soruyor anlamıyorum, yada kimin ağzıyla soruyorsun.
Hiç bir şerefli anaarı üreticisi, bu analar hazır diye size bakire anaarı yollamaz.
Zaten biz niye yumurta ve yavru bekliyoruzki, anaarı çiftleşmeden yumurta atmaz.(çiftleşmeden yumurta atan aanalar var, fakat bu arnaarıyı özel olarak 3 sefer bayıltacaksınızki yumurta atsın bununda niçin yaparız, attıgı yumurtadan da erkek olsun diye).

Böyle bir soruyla karşılaştıgımda kızıyorum, bunun karşılıgı sende şerefsizlik yapıyormusundur bana göre. Bu işleri yapan yokmu var elbette ama başkalarının yaptıklarıda beni ilgilendirmiyor.
Gürol abi benden geçen sene toplamda 30 civarında anaarı almıştı, bunlardan 5 tanesi kafkas F1, geri kalanı ise karniyol F1 di. Bu sene arılardan menmun kaldıgını söyledi, kestane bal üretiminde bazı kovanlardan tarttım 25 kilo bal aldığım karniyol arılarım var dedi. Ne kadar kafkas varsa onları elimden çıkaracağım demekte.
Zaten karniyolla çalışmak çok zevkli, yav arılıgınızda rahat rahat dolaşamayacakmısınız?
Gürol abinin balhasat ve sağım haber ayriyeten görüntülerin haberlerini bekliyoruz.
Memlekette 4 çeşit arıcılık yazıp çizen tipi var.
Çok yazanlardan bir tanesinin hiç bir uygulaması yoktur, önemli özelliklerinden birisi, blok ve forumları okur ve anında bir karma haber yapar ama devamlı yazar, ortada yaptıklarından bir eser yok.
İkinci yazar tabakası ise bunlar enteliz diye geçinir ve gene yaptıklarından eser yok fakat çok eser okuyup yazanlar takımı. Efendim litarütürde böyle falan filan yaptınmı bir şey yaptıgıda bunların yoktur.
Üçüncü bir tabaka var, bunlarda hiç olumsuzluk olmaz bardağın hep dolu tarafıyla ortaya çıkarlar, yaptıkları vardır ama detaya girmezler. Perde arkasında neler oldugunu söylemezler söylerlerse karizmalarına zarar gelir.
Dördüncü sınıf ise yaptıklarını olumlu veya olumsuz şekilde paylaşanlar. Bu sınıf tüm bilgilerini payşlaşır, yaptıklarını görüntülerle filimlerle ispat ederler. Bu kişilerin geçmişleri ve geldikleri yer hep ortadadır.


Hava çok sıcaktı bir kaç kez anaarı toplama işine ara verip ofiste mola yaptık.
Öğlen üzeri Gürol Tiryaki abimizi de yolcu ettik. 20 Adet Karniyol F1 aldı kendisi, Allah hayırlı uğurlu etsin.
Bu arada geçen sene gene anaarı almıştı, bir alt linki tıklarsanız geçen seneyede bakarsınız::))
Linki habere bağlantı vereyim diye arıyordum haberi okuyunca bayagı bir tebessüm ettim, Allah ne verirse hayırlısını versin.
http://bengittim.blogspot.com/2009/07/25-temmuz-2009-anaari-islerine-devam.html
Bu arada doktor kontrolünde olmak çok zor, bu hacıyla doktor beni arada götürecekler gibime geliyor.
Hafif şeyler yemem gerekiyormuş.
Bu gıdalarla ben nasıl forumda kalırımki.
Bunada şükür, tohumluk daha büyük salatalık bereket bahçede yokmuş::))
Suni tohumlama yapılan anaarıların daha çabuk yumurta atmaları için bayıltılması gerekmekte.
Körle yatan şaşı kalkar misali, kafeslerin karışmaması için kutu numarası ve sıra numarası karışmaması gerekiyor. Üstüne yazmama rağmen nasıl oldu bilmiyorum, iki tane aynı numara yazmışız, gerçi hep doktorumn işi bu işleri yapar iken beni lafa tutarsa olacağı buydu.
Bu arada Muhteşem abi bazı uygulamalar için karbon tüpünü Tekirdaga götürdü, hadi hayırlısı bakalım.
Arılıkta oğul çıkması yetmezmiş gibi dışardanda oğul geliyor. Gelen oğullardan birinde anaarıyı öldürüp, bir larva transferi kaptırdık, sonuç hüsran, hala anamız var sanıyor inekler.
İlk defa şahit olduğum hadiselerden birisi, kutulara bakım yaparken denk geldim, Gürol abide vardı. Memelerden birisini bozmaya kalktım bir baktım içinde erkek arı var. Erkek erektir, arı sütüyle beslensede demekki fark etmiyor. Makinayı çıkarana kadar hızlı bir şekilde sezaryanla doğum gerçekleşti.
Anaarı memesinden çıkan erkek arı, demekki işçiler anaarı için uygun olmasada, çaresiz kaldıklarında erkek larvalarından da anaarı yapmaya kalkabiliyorlar.
Arılık dalaktan geçilmiyor.
Tüm kovanlar böyle, kovanları bırakın minicik anaarı kutuları bile çoştu.

Anaarı üretimi yaptığımız arılıkta acayip malzeme gerekiyor. Sanki bahardayız. Ne petek yetişiyor nede çıta. Kovanlara kat atılacak, kat yok, kat yapıyorsun çıta yok, son 5 kilo petegim kaldı. Hacıya dedim tüm çıtalara mini etek giydir, bu sene petek filan yok.
Kutulardaki dallardan birisi. Bunları ziyan etmiyoruz. Küçük çıtalara aynen montaj yapılıyor.
Anaarı çiftleştirme kutusunun haline bir bakın. Kat atsak bir kat bal olur::))
Dün akşam arılıktan çıkmadan, sıkışık kovan arıyorum, anasını alıp meme besletmek için. Bu kovana denk geldim. Kovan dibinde dalak var, örtüde dalak var, son çıtanı bir önündede dalak var. Hacıyı çagırdım bu ne, dediki boydan boya dalak vardı, birisi yere düştü, biriside yavruluydu bozmadım, yanına erkek çıtası verdim::(((
Bereket bu görüntüleri doktor görmeden ben gördüm, rezil ederdi bizi.
Ben şimdi bu hacıyla neler çektigimi görüyorsunuz dimi, birde baştan ben degil onları sen yaptın demezmi::))



Bu günü sonlandırıyoruz, 5 tane Nuh abimize karniyol F1 anaarı verdim, bir tane meme beslettiğimiz kovanlara karniyol F1 verdim, 20 tane Gürol abiye karnol F1 verildi, 18 tanede pazartesi gidecekleri eve getirdim.

10 tanesi kahramanmaraş'a

5 tanesi bartına,

3taneside Yozgat'a yolcu olacaklar.

Bazen işten çıkınca direk eve gidip yatıyorum, ne kadar bıksamda son iki ayımız kaldı sezon tüm hızıyla devam ediyor. Dayan oğlum ne kaldı desemde aslında dayanacak gücüm her geçen gün azalıyor.

Bu arada yeni siparişleri 10 taneden fazla almıyorum.

Seneye çok kapsamlı anaarı üretimi düşünmekteyim, gerçi ne kadar üretirsen üret bu millete yetmiyor.

Bu arada iki tane anaarı vardı denemek için paketledim, 15 günü geçti hala anaarılar yaşıyordu.

Geçen birisi arıyor, Ali bey arıları kaldırdım, bir sürü arı var ertesi günü diyor. Bende ne olacak, dedim anaarı lazım.

Dedimki o arıların alayı tarlacı, anaarıya yazık edeceksin. Çok ısrar edince benim soykalardan bir tane verdim, birisi kaldı bu gün itibari ile 19 gündür kafeste yaşıyor. Fakat bir iki tane işçi ölmüş.

Benim açımdan bakıldığında deneyip söyleyeceklerim olacak.

25.07.2010

BEYKOZ AKBABA KÖYÜ BAL FESTİVALİ

Beykoz Akbaba köyü, 2010 yılı bal festivali.
Kıymetli dostlarımın davetini kırmamak için o kadar işin arasında bu festivala mecburen katılmak zorunda kaldım.::))
Organizasyon bayagı kapsamlıydı, protoklde bir millet vekili, İstanbul valimiz, Beykoz kaymakamlıgına vekalet eden Şile kaymakamımız, Beykoz ilçe tarım müdürü ve çok sayıda sayamadığım davetli acayipte basın vardı.


Festivale bir gece önce gelen Prof Muhsin Doğaroğlu hocamız, festival başladığında kısa bir konuşma yaptı. Yapmış oldugu konuşmada klasik ve yuvarlak laflar etti.
Bulundugunuz bölgenin arısıyla çalışın, dışardan arı getirmeyin gibi. Aslında söyledikleri doğru, fakat isteyen istediği gibi anlıyor.
Aslında hocamız daha açık konuşmalı, fakat ne şişi nede kebabı yakıyor.
Rahmetli Özal benim memurum işini bilir demişti.
Hocamızda sonuçta memuriyetten emekli. Şimdi deseki doğu karadenizdeki arının güneydoğuda,Akdenizde, Egede, Tarkyada hatta İçanadoluda ne işi var.
Bunları belki özel sohbetlerde diyordur fakat kebap ve şişi yakmamak lazım, geçim dünyası. Yada bir başka açıdan iklimlerimizin neresi dogu karedenize benziyor, bunu herkes kendisine sormalı.
Ben herkes kendi arısı bölümünede katılmıyorum. Hiç kimse oturdugu bölgesinde arıcılık yapmıyor. Son baharda pürene gelenlere bakıyorum, Ordulu var, Adanalı var, sen arıyı gezdiriyorsan, bölgenizin arısının gezerken başı dönmezmi::)))
Gezginci arıcılıkta hızlı gelişen, nektardan nektara geçişlerde bitmeyen arılarla çalışılmalı, bunun başka çaresi yok, apırsanızda köpürsenizde başka izahat mimkün degil.
Ben nasılsa memur degilim, şiş ve kebap umurumda degil.
Festival ilerki yılarda dahada renklenecek gibi, katılım geçen seneye göre çok yüksek diyorlardı.

Bu tür etkinliklere ilgi fazla olmaz, birde hafta sonu bir çok kişi piknik yada tatilde olmasına rağmen çok güzeldi.


Köydeki bazı arıcıların bal ve arı ürünleri stantları.


Bir altıgen karakovan.

Bir başka arıcımızın stanttı.


Adem Erdem İstanbullu arıcılardan.
İbrahim Mumcu, köy ve köylüyü anımsatan bir kıyafet. Zaten hiç bir şey eskisi gibi degil, köylüğde şimdi hazır tüketici oldu. Köylerde zerzevatçı gördükçe deli oluyorum. Köylü domatesi, biber patlıcanı, bakkaldan alıyor. İnek besliyor peynir ve yogurt bakkaldan alınıyor, acayip bir gariplik var.

Saim abinin derlediği arıcılıkla iligikli afişler ve binlerce resim paylaşsanız bile kendi resimlerinizi mutlaka tanıyorsunuz.

Bizim haci gayet mutluydu, Saim Gürel ve bacanagı Türkay bey, benim arıbakanı ve forumun isim işlerini filan ayarlamıştı, bir kaç kez telefonda görüşmüştük bu sefer tanışmak nasip oldu.

Bir çok resim paylaşıyorum ama isimler konusunda Saim beyden yardım almam gerekiyor.
İsimlerin birisini yazıp birisini yazmaz isek kötü oluyor, yeniden düzenleme yapacagım.
Bu arada İstanbul arı yetiştiricikleri birliğinin web sayfası faliyete geçmiş.
Başkan Onur Çilenk, bizim sayfaya gir ve düzenle diyor, bir o kalmıştı zaten::))

Sanaldan bizi takip edenlerden bir arkadaşımız, balcı Yakup.

Afrikalı Cemal abi, kendisi aşçı ve Milas gezimizde yaptıgı yemekleri yemiştim.
Hani haşmet abi gelmedimi dedi, yav birde haşmetmi vardı o kim dedim doktor demezmi.::))
He dedim o benim arılara bakıyor, işi çok gelemedi::)))
Haşmet abin çok çalışkan yakında diploma bekliyorda::)))

Saim abi sen Gebze'de neysen, burada da bu abimiz o dedi, bu ne biçim cümleyse::))

İstanbul Arı yetiştiricileri birlik başkanımız, ve diğer arkadaşlar.


Akbaba köyünün en kıdemli arıcıları kürsüye davet edildi, dedelerden birisi kürsüye çıkamadı, başladı ağlamaya, kızı vardı oda aglıyor, bana ne olduysa bende göz yaşlarımı tutamadım ne biçim iş anlamadım gitti.
Arıcı babanın arıcı oğluymuş böyle yaz dedi::))

Tamda kulak arkasından zehiri gazlamışlar.::))


Çocugun şaftı kaymış be::))
2010 yılı kraliçeleri.


Festivalin renkli simaları.
Saim abiye yaptıgım gözlem kovanı ve kovana mantolama yapılmış.

Sregilerdeki ilgimi çeken degişik malzemeler. Bu tür malzemeleri sürekli şimdiye kadar tüm arıcıların görmesi açısından paylaşmışımdır.

Almadım ama yapacagım, damızlık arıların fazla yumurta atmaması için bu alete ihtiyacım var. Fakat böyle tel çıtalık degil üç çıtalık düşünüyorum. Elimizdeki saf arıları bahardan beri 4-5 sefer bölmek zorunda kaldık.

Anaarı hapsetme için düşünülmüş ama bence gerek yok, zaten anaarılar yumurta atmıyor, hapsedip ne yapacaklar bilmiyorum. Kimseninde hapsettiği filan yok sadece söylemde kalıyor, yeşillik olsun.

Sponsor firmaların birisindeki bal dinlendirme kabı, ısı kontrollü, heralde 3-4 teneke bal alıyor. Sırlanmadan süzülen balların suyunun uçurulmasındada bu alet kullanılır, geçenlerde forumda anlattıgım malzeme buydu.

Anaarı kutularına takılan, istendiğinde sadece havalandırma, bir başka özelliği işçi arı çıkar fakat anaarı çıkamaz, tamemen açıldıgında ise işçi erkek ve anaarının girişine ve çıkışına izin veren aparat.
Bana çok lazımdı, saf karniyol üretiminde suni tohumlama yapılan anaarıların kutu gözlerinden çıkmaması için gerekli.
Bir başka nasıl kullanılır derseniz. Ballık ayda katlara takılıp, erkek arıların çıkışına musade edebilirsiniz. Katlardan kovana havalandırma verirsiniz.

Festivalin sponsorlarından birisi apimaye.


Bir başka sponsor ise Balparmak bal firması. Bazı hediye paketleri dagıttı.
Geçmişte bizimde sponsorlugumuzu yapan Temel petek, bize gelen bayanı aradan 4 sene geçmesine rağmen tanıdım.
Gebze balüreticileri birliğinin paneline sponsor olarak Temel petek gelmişti.

Bir başka sponsor ise Güner Kayral. Hemen hemen tüm etkinliklere katılır, arıcıların ihtiyacı olan ve bir çok bulamadığınız malzemeleri Güner Kayral'dan temin edebilirsiniz.
Bu tür etkinliklerde yük bir kaç kişinin üstüne biner. Bu açıdan sponsorlar çok önemlidir. Düzenlenen etkinliklerin daha faydalı olmasını sağlar, sonuçta ortada bir masraf vardır sponsorlar ve durumu iyi olasnlar bu masrafı pay ederler.

Bal Festivalinin tek erkek arısı::))

Erkek arımız pamuk şekerle beslenirken::))

Saim Ahmet Gürel, festivalde üretmiş oldugu bal birinci seçildi.
Anlatılanlara göre tüm ballar birbirinine çok yakınmış ve birinciyi seçmekte çok zorlanmışlar.

Balı birinci seçilen üreticinin stantında resim çektirme izdihamı vardı, bir ben hariç herkes resim çekindi::))


Çekim bir türlü bitmiyor, en iyisi stanttan ayrılmak::))


Her başarılı ve birinci arıcının arkasındaki, destek hizmetleri, başarı sanki Saim beyin degil::))


Sunuculuk yapan abimiz, tam karadenizli, konuşma sırasında dediki yaşım 64 ve yolun yarısı. Kendisine sordum abi 128 yaşına kadar gitmeyi düşünüyyormusun diye, dediki ben düşünüyorumda Rabbim ne buyurur bilmem::))
Gözlüklü kişi ise bizim Tuncay kaptanın ünüversite hocasıymış. Hocamız seni takip ediyorum yanınıza geleceğim diyor, bulabilirsen gel::))
Resmin en sağındaki kişi Kazım Demir
safranorganikbal.com

Nihayet hacı abi Nimet abiyi yakaladı, sen baharda Muğla'dan başıma saldırgan arıları musallat ettin ver bunun hesabını dedi. Nimet abimde abi şimdi burada hesap işleri olmaz,ayriyeten o işi ben degil Saim yaptı demezmi? dedi. İşi tatlıya bağladık.
Bu arada festivale gitmeden, sabah erken kalkıp, dagıtılacak 50 civarı memeleri dagıttık, festivalden gelincede, 3 kovana larva tranferi yaptım, yarına toplanacak çok sayıda anaarıların yerlerinide belirledik, hacı diyorki yav hem gezik hemde bu kadar işi nasıl yaptık::)))